E:Seninle aynı odada ölmek benim için daha iyi.
F:Çok ukalasın Emir!
E:Sen gittiğinden beri hiç bir şey değişmediki Feriha.
F:Evet, o yüzden aldatma potansiyelin çok fazla!
E:Feriha, o bir hataydı. Sende hata yapabilirsin!
F:Bla bla bla.
E:Feriha, bir kerede bana inan. aramız hep başkalarının laflarıyla bozuldu. Benim sözüme ne zaman innadın ki sen?
F:Yani diyorsun ki, gördüğüne değilde bana inan. Ya Emir aç şu kapıyı gideceğim! Gerçekten daha fazla dayanamayacağım.
E:Açmıyorum Feriha, dedi ve Feriha'ya daha fazla yaklaştı.
Feriha geri geri gitmeye başladı. Emir Feriha'yı duvara sıkıştırınca sadece gözlerine odaklanmıştı. O yeşil gözlerine bakmayı o kadar özlemiştiki. Feriha daha fazla dayanamadı ve kendini yere bıraktı. Gözyaşlarını daha fazla tutamadı ve ağlamaya başladı. Hıçkırıklarını tutamıyordu. Feriha Emir'in onu böyle görmesine dayanamadı ve bağırmaya başladı;
F:Çık buradan! Bak beni ne hale getirdin! Hepsi senin hatan. Ben daha 2 gün önce dünyanın en mutlu insanıydım ya. Ağlamak nedir bilmezdim. Ama senle tanıştığım günden beri ağlmadığım gün kalmadı. Ya anlamıyor musun? Olmuyor işte Emir, yapamıyoruz. Uzatmanın ne anlamı var haa??
E:Hatırlıyor musun? İlk kavgamızda da böyle demiştin. Sonra içip içip sarhoş olmuştun. Hatta yüzün çizilmişti. Ama şimdi benim aşık olduğum şımarık, çocuksu Feriha'dan eser bırakmadın. Bir anda değiştin ve benden uzaklaştın. Ben seni tanıyamaz hale geldim.
F:Sen istemiştin benim değişmemi. Sen demiştin bana adam ol diye. Bak değiştim ama sen mutluluğu benim kollarım yerine başkalarının kollarında aradın!
E:Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
F:Hayır, b-ben bilmiyorum Emir(tekrar ağlamaya başladı. ağlayarak.) Seni böyle deli gibi severken, nasıl olduda ayrıldık. Her şey o kadar saçmaki. Sadece seni istediğim dünyada artık senden nefret etmeye çalışıyorum.
E:Feriha, çalışma tekrar sev beni. Eskisi gibi birbirimize tutunalım. Eskisinden daha aşk dolu yaşayalım. Hatta sevgiliden de öte 2 arkadaş gibi olalım.
F:B-bilmiyorum Emir. Benim yanlız kalıp düşünmem gerek.
E
eki.
F:Lütfen kapıyı açar mısın? Emir isteksizce kapıyı açtı ve bende koşarak okuldan çıktım.
Arabama atladım ve eve gittim. Hemen odama girdim. Bir kağıt yazıp kapıya astım sonrada kapımı kitledim. Kağıtta "1-2 gün beni rahatsız etme Emre. Lütfen, seni seviyorum." yazıyordu. Güzel bir duştan sonra saçlarımı kurutup ördüm. Üzerime bol bir gömlek göydim ve öylece otrumaya başladım. Yatağa uzanıp tavana baktım ve düşünmeye başladım. Belkide fazla büyütüyorumdur. Alt tarafı beni aldattı yani. Feriha alt tarafı diyorsun ya aldattı seni bu kötü bir şey. Bak yazar kardeş sen hiç aşık olmamışsın o yüzden sus bence! Bak Feriha seni bir delete tuşumla silerim ona göre adam ol! Yazar bile bana akıl vermiyorsa ben kimden akıl alacağım. Nehir'e konuşsam bana kafa göz dalar ya. O James tarafından. Ben Emir'le barışırım. James'ıda Nehir'e ayarlarım nasıl ama? Ama bu konu üzerinde buraz daha düşünsem iyi olur yani sonuçta basit bir konu değil. Aldatılmaktan bahsediyorum ben burada.
Feriha'yı öyle ağlarken görünce içim parçalanmıştı ya. Yani hemde benim yüzümden ağlıyrdu bu beni daha kötü yapmıştı. Şu birkaç gün evde otursam iyi olur. Sonuçta kız düşünücem dedi. Yani olmulu bir sonuçta alabilirim. Ama ben Feriha'ya inanıyorum. O kendi için en iyisini yapmaya hazır. Kendi için en iyisinin de benden uzak durmak olduğunu biliyorum ama onun sağın solu belli olmaz. Eve geldiğimde hemen duş alıp burasda olsa kendime gelmiştim. Feriha'nın ağlması beni gerçekten derinden etkilemişti. Sevdiğim kadının benim için ağlamasına dayanamzdım ben. Bir şeyler yapmak istiyordum onun için ama şuan elim kolum bağlı bir şekilde otruyordum. Ne yapacaktım ki başka? Feriha'yı böyle bekleyecektim. Ve yavaş yavaş onun cevabına kendimi hazır edecektim.
* 2 GÜN SONRA *
Yine elimde viski bardağı ve Feriha'nın cevabını bekliyorum. Evet çok zaman geçmişti üzerinden ve bana hala cevabını vermemişti. Emre'de benimle konuşmuyordu zaten. Evde de durmaktan patladım. Sarhoş olmuştum galiba her şeyi iki tane görüyorum. Bir kahve içsem iyi olur. Hizmetçilere bağırdım ama kimse çıkmadı. Salak Emir bugün onların izin günü! Haklısın yazar unutmuşum. Artık kendim yapacağım. Merdivenlerden hızlıca indim ve mutfağa geldiğimde kahveyi alıp tezfaha koydum. Bir an dengemi kaybettim ve anlamı tezgaha çarpttım. Elimi anlıma götürdüğümde kan gelmişti. Lanet olsun sırası mı şimdi? Taksi çağırdım ve hemen hastaneye gidip alnıma dikiş attırdım. Tabii ordada beni güzelcene ayılttılar. 1 hafta sonra hastaneye gelip dikişlerimi aldıracakmışım. İyi olur yani. Eve gidip kendimi yatağa attım ve kaç gündür tat alamadığım uykuma giriş yapmaya çalıştım.
Artık kararımı vermiştim. Emir'i affedekcektim. Tam Emir'in numarasını rehberde ararken Nehir aradı. Hemen açtım ve konuşmaya başladım.
F:Efendim Nehir?
N:Feriha nasılsın iyi misin?
F:Evet, iyiyim Nehir de sen iyi misin?
N:Evet evet. Bende çok iyiyim.
F:Bir şey mi var Nehir?
N:Şeey, aslında.
F:Nehir ne varsa hemen söyle!
N:Tamam ilk önce derin bir nefes al. Bu söyleyeceklerim seni etkileyibilir.
F:Çatlatmada söyle Nehir!
N:Feriha, Emir kaza geçirmiş.
F:Ne! Nerede şimdi?
N:Trafik kazası değil ev kazası. Anlı patlamış. Dikiş attırmış uşan evde.
F:Hemen gidiyorum.
Telefonu Nehir'in suratına kapadım ve üzerimdeki gömleğe bakmadan koştura koştura Emir'in evine gittim. Kapının önüne geldiğim zaman paspasın altındaki anahtar ile kapıyı açtım, anahtarı kapının üstünden alıp anahtarlığa attım. Kapıyıda serteçe kapayıp, aceleyle Emir'in odasına çıktım. Kapıyı çalmadan içeri daldım. Beni görunce çok şaşırtmıştı, bende onu öyle görünce gözlerim dolmuştu.
http://www.facebook.com/tmcz.senaryolar