Gözlerim hala kapalı bana arkadan kötü bir Türkçeyle "Sence kimim?" dedi. Kötü Türkçe? Birde yurtdışından öğrenci gelicekti. James'mı şimdi bu? Allah'ım hayallerim gerçek oldu. Esmer esmer yeşil gözlü minnak Feriha'lar gelicek. Çok şükür yarabbim. Hemen "James?!" dedim gözlerimi açtığı gibi gelip bana sarıldı. O sırada da Emir karşıdan geliyordu dedim ya bizi gördü. Eee, zaten James'ı tanıyor. Bizide öyle görünce mors oldu. Yaaa Emir intikam böyle olur işte. Daha neleer yapacağım ben sana bekle ve gör.



Feriha o zenci herifle sarmaş dolaş. Zaten Avustralya'da da aralarında bir şeyler vardı. Aramıza engel geldi ya. Ben nasıl aşarım şimdi bu James'mıdır her ne boksa. Çocuk yapıştı bırakmıyor Feriha'yı. Feriha'da iyice girdi çocuğun içine. Yaaa, Bıraksana kızım çocuğu. Sanane elin adamında burada sevgilin dururken. Pardon da Emir sen Feriha'nın eski sevgilisinin. Sana sadece böyle çaresizce izlemek düşer, hahaha. Sende kes sesini be yazar bozuntusu. Tepemin tasını attırmayın benim bu dünyayı dar ederim size. Eşek gibi pişmanım şuaan. Off, off.



James'tan ayrıldıktan sonra yanıma oturdu ve konuşmaya başladık.



F:Senin ne işin var burada?

J:Sizin okula geldi ben. Proje var ya.

F:Senin dilde konuşalım en iyisi. Temelli mi kalacaksın burada?

J:Sen buradaysan temelli kalırım.

Ftebessüm eder) Kalacak yerin var mı?

J:Var var. Benim akrabalar burada kalıyor. Orada kalacağım bende.

Feki o zaman. Ne zaman başlıyorsun derslere?

J:Yarın.

F:Oha, çok iyi bu ya. artık bol bol görüşürüz.

J:Evet, benden bıkacaksın artık.

F:Senden hiç bıkarmıyım ben.

J:Hiç sanmıyorum.

F:Neyse benim arkadaşım geldi. Ben gidiyorum sonra görüşürüz, dedim ve tekrar James'a sarılıp Nehir'in yanına gittim.



Nehir'in yanına gittiğimde James'ın olduğu tarafa öylece bakıp kalmıştı. Onu dünyaya geri döndürmek için yapmadığım hareket kalmadı. En sonunda bana döndü ve şaşkınca;



N:O çocuğu nereden buldun?

F:James mı? O benim Avustralya'dan arkadaşım.

N:Avustralya'da bu kadar yakışıklı çocuklmar var ve sen beni çağırmıyorsun. Yazıklar olsun Feriha. Verdiğim emeklere yazıklar olsun!

F:Sana da James'ın arkadaşlarından ayarlarız Nehir. Ayıp ettin.

N:Benim idölüm şarışın mavi göz biliyorsun.

F:Bilmezmiyim.

N:Aranızda bir kıpraşma falan var mı?

F:Avustralya'dayken vardı işte ama sonra unuttum onu.

N:Bana bak çocuğa ne yapıp ne edip kendini aşık et. Yoksa ben kendimi aşık ettireceğim.

F:Tamam, Nehir sakin ol gel kahve içelim kendine gelirsin.



Nehir James'ı beğendiğine göre sorun yok. Asıl amaç burada Emir'i kıskandırmak, pişman etmek. Onu beni bu suçlu haliyle kıskandıramayacağına göre bu işi benim yapmam en iyisi. Acaba bugün James'i Hılls'a mi çağırsam? Yok be daha yeni gelmiş bir kaç gün geçsin öyle söylerim. Çocuk daha buraya alışmamışken. Aaah aaah. James eski aşkım. Benim kaslı meleğim. O yeşil gözlerine taptığım. Nehir desen tutturmuş banada öyle birin bul diye. Nasıl bulacağım ben buna James gibi birini. Belki yanında arkadaşları falan vardır ordan ayarlarız artık. Kafeye girdik kahvelerimizi aldık ve masaya oturup konuşmaya başladık.



F:Sen bana Ali'den nasıl ayrıldığını söylemedin daha.

N:Önemli bir şey değil çünkü. Beni bilirsin. Bir anlık heves işte. Oda pek ilgisizdi. Anlaşamadık ayrıldık bizde.

F:Hııı, iyimiş o zaman. Yani sevindim senin adına.

N:Acaba ben ajanstan çocuk falan baksam mı?

F:Nehir iyice saçmalamaya başladın.

N:Bana bak Feriha, bulmuşsun taş çocuğu gelmişsin bir de bana burada laf yapıyorsun. O yüzden sen hiç konuşma bence.

F:İyiki bir James var. O olmasa ne olurdu bilemiyorum.

N:Sus ve kahveni iç.



Eve geldiğimde hemen odama çıktım. Üzerimi değiştirip bilgisayara oturdum. Facebook'a girdiğim zaman James bana mesaj atmıştı. Hemen okudum "Bu benim Türkiye'de kullandığım numaram. Bana burada kullandığın numarayla ulaşırsan sevinirim. Yarın okulda görüşürüz." Hemne James'a mesaj attım ve oda numaramı kaydettiğini söyledi. Ben ise Dedikoducumdan gelen mesajla biras daha mutlu oldum.



"Dedikoducu, Emir şuan meyhanede. Biliyorum daha öncede sana bu haberi vermiştim ama şimdi şarkılarada eşlik ediyor. Bil istedim."



"Teşekkür ederim Dedikoducu. Her zaman böyle ol. Çok çok öptüm."



Daha sen çok şarkıya eşlik edersin Emir bey. Beni aldatmak neymiş göreceksin sen. Böyle ayağıma kapanacaksın "Feriha, beni affet!" diye ama ben o sırada Jamescığımla ilişkimi ilertletmiş olacağım. Hemen siteye girip dedikodumu yazmaya başladım.



"Emir'ın yeni mekanı artık İstanbul'daki tüm meyhaneler. O kadar çok eğleniyor ki şarkılara bile eşlik ediyor. Sana tek tavsiyem, fazla içme de sarhoş olup pişman olacağın hatalar yapmayasın. Çok çok öptüm, Dedikocu kız."



Telefonum titredi masın üstünden alıp mesajı okudum. Tekrar masanın üzerine attım. Aferim Feriha, böyle devam et sen. Beni deli gibi pişman etmeye devam et sen. Ben burada senin hasretinle yanıp tutuşayım. Sen orada elin adamlarıyla fingirdeş. Adalet mi lan bu? Batsın buuu Dünyaaaa, bitsin bu Dünyaa. DOğru demiş Orhan baba. Hafiften yol al Emir yoksa burada kalacaksın. Zaten yükün başından aşkın birde Feriha'ın dedikodularına alet olma.



Sabah okula geldiğimde James hemen bana sarıldı. Yine Emir geliyordu. Yanağından öptüm ve koluna girip sınıfa doğru çıktık. Benim bölümümde okumuyordu ama. Ooof, şimdi Emir'in o bakışları hiç çekilmez. Hatta ve hatta beyki beni sınıfa bile kitleyebilir. Ağzına vur Feriha, vur vur. Allah Korusun. Böyle bir şey olmaz olsun ya. Dersten sonra sınıfta sadece ben kalmıştım. Tam çantamı toplayıp çıkacekken Emir geldi ve kapıyı kitledi. Ne şomağızlıyım ben yaa. Hemen yannıa gidip ona bağırmaya başladım.



F:Ne yapmaya çalışıyorusun sen be? Beni aldattığın yetmedi mi?

E:Feriha ben çok pişmanım. Seni çok özledim. Lütfen affet beni.

F:Aç şu kapıyı Emir!

E:Feriha, beni affedene kadar buradan çıkmak yok.

F:O zaman ölene kadar burada kalacağız desene.

E:...
http://www.facebook.com/tmcz.senaryolar