--->

   
  Adını Feriha Koydum Senaryoları
  Senaryolar
 
=> Daha kayıt olmadın mı?



Senaryolar - Şeytan.| 6. Bölüm

Burdasın:
Senaryolar => ~Şeytan~ => Şeytan.| 6. Bölüm

<-Geri

 1 

Devam->


lola34
(şimdiye kadar 313 posta)
04.02.2012 11:18 (UTC)[alıntı yap]
6. BÖLÜM

1 Hafta Sonra ~

" Şey Emir. Sana orospu çocuğu dersem sakın küfür olarak zannetme. Buna gerçek anlamlar yükle. Olur mu?"

" Emir.. Senin annen aslında... Kaltağın teki!"

"Şey Emir. Bihter... Yani Aysun Hanım aslında sandığın gibi biri değil."

" Hangi babanı daha çok seviyorsun?"

Yemin ederim Juliete bile, şu Emir'e annesinin babasını aldattığını söyleme faslı kadar çalışmadım. Duvarlar üstüme üstüme geliyor sanki. Hayır konuya nasıl girsem acaba.

" Aşk-ı Memnu ne kadar güzel bir diziydi değil mi? Hatta ordaki Nihal bana benzemiyor mu?"

Böyle başlasam, devamının geyik olacağından korkuyorum. İçimde tutsam, kafayı yiyip kendimi yemeğe kaptıracağımı da çok iyi biliyorum. Ne yapsam bilemedim yani. Bizim Romeo Juliet gösterisi 2 gün sonra. Emir çalışıyor, hakkı var şimdi. Çalışmayan, erteleyen benim!! Masadaki replik kağıtlarını alıp Emir'in yanına gittim. En nihayetinde, bir ucundan başlamak lazımdı.

Feriha: Romeoo.

İthafım Emir'in gülmesine neden oldu.

Dosyayı masasının üstüne koyarak mekanım olan beyaz pufa kuruldum. Ben bir gün bu pufu buradan çalacağım ama.. Hadi bakalım.

Emir: Şey.. Aslında repliklerde sorun yokta... Şu öpüşme sahnesi ne olacak?

İç çektim. Allahım hakkaten biz nasıl öpüşeceğiz? Ha biz bunu provalarda denedik. Emir tam bana yaklaşıyor, benim gözler şaşı şaşı. Korkup geri sıçrıyor çocuk. Gözlerimi kapatsam, biri taciz edecekmiş gibi geliyor. Öpüşürken gözümü kapatamam ben.

Sanki çok öpüştüm de.

Feriha: Bilmiyorum.. Denesek mi?

Oha Feriha.

Emir: İyi olabilir aslında.

Baştan hazır zaten. Seni senii. Az anasının gözü değil bu da.

Yüzlerimizin arasında 2 santim ara olunca, bana bir titreme geliyor tabii. Emir de çarpılıyorum sanıp telaşlanıyor.

Feriha: Ya terbiyeli Romeo-Juliet iz belki biz. Hayır illa öpüşmek mi lazım? Belki bu kız gözleriyle anlatıyor aşkını.

Emir: Yani. Sonuçta birbirini seven herkes öpüşecek diye bir kuralda yok.

Ortak bir kanıya varınca, repliklerin altındaki "Öpüşürler" komutunun üstünü yırta yırta karaladım. Hocaya hakaret gibi oldu biraz ama.

Kağıdın üstü onu bunu karalamaktan simsiyah oldu. " El ele tutuşurlar " ı bile karalamayı düşünüyoruz.

Emir: Hmmm. Her şey dokunmak değildir.

Feriha: Dimi dimi. Sonuçta her sevişen birbirine aşık mıdır. Mesela...

Yavaştan Aysun konusuna dalıyor gibiyim. Hohoo

Emir: Çüş yani. El ele tutuşurlardan nereye geldin.

Feriha: İnsan insanı aldatabilir nihayetinde.

Emir: Tamam.

Konuya giremedik yaaaaa. Oofff. Patlayacağım şu berbat sır yüzünden!!

2 Gün Sonra ~

Aysunla karşılaştığımızda kötü kötü gülümseyip 'orospu' diye geçiriyorum içimden. Hayır Ünal'a yavşadığı yok ama( gerçi Ünal'ın da yavşanacak bir tipi yok) madem sevmiyorsun ayrılsana.

Yarenle bağlarımızı sıkılaştırdık. Kızın sevgilisi varmış. Benden yardım istedi. Emir duysa bizi kapı dışarı koyar ama girdik bir işe. Sevgilisini gizlice eve sokuyorum filan. Yemin ediyorum maskara oldum. Banyodan çarşaf çalıyorum, sonra onları bağlayıp sarkıtıyorum camdan. Emirde kıllanmaya başlıyor zaten yavaştan.Çarşaf yediğimi düşünmeye başlıyor gibi.

Mutfaktayım şimdilik. Çıktığım varmış gibi zaten. Ama bu sefer amaç farklı. Yarenle Orçun'a cheesecake yapıyorum.

Tarife göz attım.

pınar (beyaz -labne olmayacak-)

1.5 paket krema

1.5 çay kaşığı toz şeker

2 kaşık mısır nişastası

2 vanilya

1 çorba kaşığı limon suyu

6 yumurta

1 çay kaşığı tuz

Ne iğrenç bir tatlı bu ya. Hiç duymadım zaten adını. Ben biraz düzenleyeyim bu tarifi.

Pınar (beyaz-labne olmayacak-) ne ki? Şey olmasın bu. Hmmm evet anladım.

-

Pınar: Ne arıyorum ben burda Feriha ya!!! Unladın beni resmen!!

Feriha: Sus sus. Pınar beyaz dediler beyaz yaptık işte seni Allah Allah ya her şey suç. Bu arada göbek adın Labne filan değil, değil mi?

1.5 çay kaşığı toz şeker ve 1 çay kaşığı tuz birbirlerini hemen hemen nötrlüyorlar zaten.

Mısır nişastası mı? Mısıra mı gideceğim ben buradan yani? Höööhhh!

Yaren en sonunda yanımıza geldi.

Yaren: Bu haliniz neee!!!!! Bu kim Feriha!!!

Kafamdaki aşçı şapkasını çıkartarak Yaren'e baktım.

Feriha: Ha tatlı yapıyoruz, o da suç yani!!

Yaren: Ne tatlısıymış bu?? Ayrıca kızı niye unladın?

Feriha: Yapmıyorum hiçbir şey ya. Küstüm konuşmayacağım sizle vallahi. Ciddi bir işe kalkıştık şurda yaptığın şeye bak.

Şapkayı masanın üstüne koyup odama çıktım. Hayır alakasız alakasız tarif koyuyorlar sonra bende suç. Herkesin pınar diye arkadaşı olmasa yiyemeyecek mi sanki cheesecakeden? Ben mısırda yaşamıyorsam nişasta bulamayacak mıyım?

Belki her şeye farklı anlamlar buluyor olabilirim. Ama mısır nişastası nedir arkadaş ya? Yerli malına önem veren Türkiyeye bak. Neyse, facebooka girelim bari.

Faceyi bir açtım, 129 bildirim 13 mesaj 249 arkadaşlık isteği.

Laaaaaaaan!!

Zaten benim 10 arkadaşım var onları da zor yaptım 249 mu?!!!

Arkadaşlık isteği gönderenlerin notlarına bakıyorum. Hepsi de kız.

" Allah belanı versin Emirle mutlu olmayın inş!"

" Emirle evlenmişsiniz jnıım. Teklifimi kabul etsene."

" Emirle mutsuzluklar."

" Sevgilimi elimden aldın!!"

... Allahım bunlar nedir böyle. Sanki 1. dünya savaşını ben çıkardım. Nasıl beddualar ediyorlar görmeniz lazım. Bunlar pek iç açıcı değil. Bildirimlere göz atayım dedim, Fotoğrafıma yorum yapmışlar.

" Tipe bak allaaaam. Gözleri olmasa yok yaniii.!!"

" Bunla mı evlendi şimdi? Offffff"

Sanırım ben olumlu şeyler göremeyeceğim. Bilgisayarın fişini çektim. Ne çok hayranı varmış bizimkinin ya.

Odamın kapısı aralandı.

Emir: Hazır mısın?

Feriha: Hayır.

Bizim bugün sözde Romeo Juliet gösterimiz var da.

Emir: 3 saat kaldı. Giyin istersen.

Feriha: Tamam.

Çocuğa o kadar kötü davranıyorum ki sormayın. Onun yüzünden beddua mankeni oldum. Adak ağaçları var ya, heh onlardan. Gelen geçen yazıyor bedduasını, yapıştırıyor bana. O bedduaların biri tutsun var yaaa... O zaman korksun Emir benden.

Dolaptan siyah dar paça pantolon çıkardım. Üstüne de salaş penye. Aynaya yaklaşarak üstüme tuttum.

Yarım saat sonra makyajdı ıvırıydı zıvırıydı hepsi bitti. Juliet'ten çok Adriana Lima'ya benzedim. Ayağımda 3 metre topuklular. Mini etek, askılı, kırmızı ruj filan.

Ablamı arayıp haber verdim.

...

Kuliste bekliyoruz. Ellerim tir tir titriyor. Gözlerim fıldır fıldır. Emir desen, oturmuş cips yiyor. Kulaklarımı açtım tabi ben.

Sahnedeki kız: Şimdi sırada Görkem ve Bilgi üniversitesinden Romeo ve Juliet gösterisi.

Fırladım çıktım sahneye.

Yaren ve Ablam ayağa kalkıp alkışlıyorlar, salonda tık yok. Kardeş yüreği işte. Bitanelerim ya.

Işıklar kapandı.



"

(Romeo Juliet öpüşürler. -Laaan lan bu hani planda yoktu!!!!! Zaten iğrenç bir cips tadı alıyoruum!!-)

Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı.

Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı.

Romeo: Öyleyse ver bana günahımı geri.?

Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye

Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden:

Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye,

Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.

Gönlüm bildirir senin orada yattığını

Öyle bir hücredeki giremez billur gözler;

Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını,

Güzel yüzünün ona sığındığını söyler.

Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır

Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası

Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır

Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası..

Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.. Ölümleri olur zaferleri.. Öpüşürken yanıp tututşan ateşle barut gibi..



-1-

Romeo:Konuşuyor.Ey parlak melek, konuş yine!

Sen, göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;

Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,

Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine gördüğün gibi.

Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,

Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla,

Öylece bakıyorum sana.

Juliet:Ah Romeo Romeo...

Neden Romeo'sun sen?

İnkar et babanı, adını yadsı!

Yapamazsan; yemin et sevdiğine.

Bende vazgeçeyim capulet olmaktan.

Hem adın ne değeri var ki?

Şu gülün adı değişse bile, kokmazmı yine aynı güzellikte?

Romeo'nun da adı Romeo olmasaydı kusursuzluğundan hiçbirşey kaybolmazdı.

Romeo; nolur bırak at bu adı! Senin parçan olmayan bu ada karşılık al bütün varımı...



Romeo:Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek. Sevgilimdeki vaftiz olayım yeniden. Romeo değilim bundan böyle ben!

Juliet:Kimsin sen? Böyle geceye gizlenerek sırrımı öğrenmeye gelen de kim?

Romeo:Bilmem nasıl söylemeli kim olduğumu bir ad kullanarak. Ey güzel ermiş; Nefret ediyorum adımdan ben de! Sana düşmadır diye.Ben yazmış olsaydım, şimdi yırtar atardım onu...

-2-

Ah Juliet.. Neden böyle güzelsin ha?

Yoksa ele avuca sığmayan ölüm mü aşık oldu sana?

İnanayım mı o iğrenç canavarın bu karanlıkta sevgilisi olasın diye seni sakladığına?

İşte bundan korktuğum için.. sonsuza dek yanında kalacağım...

Hiç ayrılmayacağım.. bu loş gecenin sarayından...

Burada, işte burada yatacağım

Sana hizmet eden böceklerin yanında a oh.. Tanrım! !

Ey gözler.. son kez bakın... kollar.. son kez kucaklayın...

ve dudaklar, ey siz nefes kapıları.. yasal bir öpüşle mühürleyin doyumsuz ölümün yaptığı bu süresiz antlaşmayı......

Sevgilimin şerefine...

zehri Juliet in –aslında ölmediği, ona kavuşmak için uykuda olduğundan habersiz- mezarı başında içer

Ölüyorum, işte; bir öpücükle.

-

Rahibe:Karşı konulamayacak kadar büyük bir güç tasarladıklarımızı alt üst etti. Gel gidelim. Bak kocan öldü koynunda yatıyor, o da öyle... Haydi gel yavrucuğum seni yerleştireyim Manastra kutsal rahibelerinin arasına...

Juliet:Ben gelemem nolur sen git, ben gelemem git!!! (Ağlayarak) Bu da ne ?Canım sevgilimin avucunda bi şişe..

Demek ki,zehirden sevgilimin bu vakitsiz ölümü.

Cimri! Hepsini içmiş;bir damla bile

bırtakmadın demek kavuşabilmem için sana?

Öyleyse dudaklarindan öperim, belki

bir parça zehir kalmıştır dudaklarında, bir zamanlar hayat veren dudakların bu kez son versin hayatıma. Sıcakmış dudakları hala... Hi; gelen var elimi çabuk tutmalıyım. Ey hızır gibi yetişen hançer: Senin kının burası. Orda paslan ve bende öleyim..."



(Perde kapanır. Salondan büyük bir alkış kopar.)



Emir: Şu senin ruj dudaklarımdan hiç çıkmayacak gibi. Yarısını da yedim heralde.

Feriha: Sözde öpüşmeyi karalamıştık, bilseydim o kadar sürmezdim.

Belkide ilk defa, gözlerimizde farklı duygular var. İkimizde Romeo Juliete o kadar bürünmüşüz ki, gülüşmeden duramadık. Işıklar sanki hiç açılmayacak gibiydi. Bende bu süreçte Emir'in karşısında girdaplara sürükleniyordum.
http://facebook.com/pages/Adını-Feriha-Koydum-Senaryoları/227861553892202 ALINTI.

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 358
Bütün postalar: 445
Bütün kullanıcılar: 151
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 32 ziyaretçi (104 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol