--->

   
  Adını Feriha Koydum Senaryoları
  Senaryolar
 
=> Daha kayıt olmadın mı?



Senaryolar - Şeytan.| 4. Bölüm

Burdasın:
Senaryolar => ~Şeytan~ => Şeytan.| 4. Bölüm

<-Geri

 1 

Devam->


lola34
(şimdiye kadar 313 posta)
04.02.2012 11:14 (UTC)[alıntı yap]
Şeytan - 4. Bölüm -Juliet Seçmeleri.

Yemin ediyorum parmaklarıma everest tepesi kondu yani. Saat 4 ve ellerim proje çizmekten kurudu resmen. Neyseki Ünal Bey'in projesi değil ha. O işi ucuz atlattık. Şimdi kendi projem için uğraşıyorum. Kapı aralandı. Hayır bu evde herkes mi öküz olur ya. Tıklat kardeşim tıklat, tekmeleme, dalma içeri; tıklaat. Gelen Kocam. Allahım nasıl bir aşksa bizimkisi, bensiz duramıyor adamcağız. Mıhlandığı yerden kalktı kollarıma geldi.

Emir: Artık kahveye sardın ha?

Masanın üstüne baktı.

Feriha: Valla ben yapmadım yani ben o sıralar kitabımı okuyodum yeminle. Okumak ister misin ben 2 saattir başımı kaldırmadım hep kitap okudum.

Ardarda söylediğim inkar cümleleri Emir'in gülmesine neden olmuştu. Ve ilk defa gamzelerine şahit olmuştum.

Emir: Demekki sen yaptın. Ben sadece masanın üstünde 3 tane kahve bardağı görünce..

Feriha: Yapmadım dedim ben kitap okuyodum hatta bak o sıralar 212 deydim, şimdi 300 e gelmişim nasıl geldim ben? Hı söyle nasıl?

Emir: Yanakların kızardı. Burnun uzamasa bari. Tamam iyi yapmışsın zaten. İşini bitirip bana nutuk çekmesi yerine hiç kalkmasın oturduğu yerden daha iyi.

Başımı yere indirdim.

Feriha: Çok mu kızdı?

Gözlerini kaçırdı.

Emir: Birazcık.

Uzun bir süre sessizlik olduktan sonra kaşlarını çattı.

Emir: Kafandaki tülbent ne ya?

Elimi kafamın üstüne götürdüm. Allah seni Feriha yaa. Bende bu su nerden geliyor diyordum kafama bağladığım sarımsaklı buz erimiş püüü.

Emir: Ayrıca sarımsak kokuyor.

Feriha: Kafamı masaya çarptım da. Sarımsak acıyı filan alıyormuş, buzda malum.

Emir bu sefer kahkahayı patlattı.

....

Sınıfın kapısına doğru ilerledim. Elimi asılan kağıtta gezdirdim. Feriha Yılmaz, Feriha Yılmaz...

" İştee!!! Feriha Yılmaazz!" diye çığlık attım. Seçmeli ders olarak oyunculuğu kazanmışıım. Yemin ediyorum bu aldığım en güzel haber. Emirdi, Yarendi, Ünaldı, Aysundu filan hiiç kimse moralimi bozamaz artık. Zaten en büyük oyunculuğumu onların karşısında sergilediğim için bana destek bile çıkabilirler. Canım ailem benim. Hele kaynanam, kayınvalidem filan. Oyşş yerim o suratlarını çok tatlılar yaa.(!) Hemen tiyatro salonuna indim. Kesinlikle çok eğlenceli olacaktı.

Pestilim çıktı vallahi. Hocanın biriyle öpüşe öpüşe ağzımın salyaları aktı. Tamam tiyatro kazandıkta yani şimdi deli gibi öpüşmek mi lazım? Bi kolejle mi ne beraber Romeo-Juliet oynayacakmışız. Henüz Juliet seçmelerinde oldu bu öpüşme. Hani seçme olmasa sahnede gerçek oynasak Allah bilir bende dudak filan kalmayacak. Kırmızı ruju da bitirdiler. Dudaklarımdan başka her yerimde var ve çıkartamadım. Yoldan geçen taksiyi durdurdum.

....

Eve geldiğimde Ünal Bey projenin üstünde uyuyakalmış. Valla ağlayacağım ya kendimi gerçekten çok suçlu hissediyorum. Yani onu hiç bu hallere sokmak istemezdim. Hahahaha tabiki yalan beter olsun inşallah. Odama çıktım. Evde bir tek ben ve Ünalcıım var herhalde. Ayıp lan. Taze gelini(!) evde yanlız başına bıraktınız, çok kırıldım.

Yanıldığımı anladım. Sanırım Yarenle Emir birbirini yiyorlar. Sesler o kadar gürültülü ki. Gülüşe gülüşe böbrekleri çıkacak sanki. Kapıyı açıp patlama zamanımın geldiğini düşündüğümde gördüğüm şey duraksamama sebep olmuştu. Emir'in yanındaki kızı hiç tanımıyordum. Kırığıdır muhtemelen, lan Emir sen beni delirtirsin.

Emir: Karıcığım.? Basıldık!

dedi yanındaki kıza dönerken. Tanrım nasıl komik nasıl komik anlatamam.

X: Hayır sizinkisi de nasıl evlilik çözemedim. Kızım sen menepoza filan mı girdin de Emir'in dikkatini çekemiyorsun?

Gözlerim sinirden kaydı. Kulaklarımdan fosss diye dumanlar bile çıkıyor olabilir. Aslında o kız böyle bir şey söylemeseydi onu bu hale getirmeyecektim. Yemin ederim, elimdeki saç yumağıyla kendime kazak dikerim yani. Tuttum saçlarından, merdivenlerin basamaklarına çarpa çarpa indirdim, kapının önüne koydum. Hayır hep mi böyle salak tipler olur. Valla dediğimi yaptım. Emirin gözleri bir seviye daha büyümüş, ağzı 'o' şeklini almıştı çoktan. Elimdeki saçları onun eline tutuşturdum.

Feriha: Karında menapoza girdi zaten.(!) Sende artık bunla sevişirsin canım.

Elimde kalan kızın tokasıyla da perçemlerimi tutturdum. Hayır şiddet yanlısı bi öküz değiliz ama, kadınlık gururumuz var yani. Kızda nasıl tiki nasıl tiki anlatamam. Saçından tutup sürüklerken bile kıvırtma çabasında.

Ünal Beyde sağır mıdır nedir, kaptırmış kendini projesine "Ya ben seni bitiririm, yada sen beni" havalarında. Allahım o kare biçminde yakın gözlükleri de yok mu? Yemin ederim öyle gülünç bişey olmuş ki.

Kendimi mutfağa atıp sarfettiğim enerjiyi yemeklerle kazanmaya çalışırken Yaren her boku olduğu gibi bu olayı da duymuş. Suratı gülmekten kıpkırmızı, gözlerinden yaş gelmiş bir şekilde yanıma oturdu. Tam cümleye başlayacak, kriz basmış bir şekilde ağızını kapatarak gülüyor. Bende makarnamı yiyorum tabi.

Yaren: Ya kızım seni yerim ben ya.

Yanaklarım 2 kilo makarnayla dolmuş taşmış, hala yenebilecek kadar tatlıyım demekki. Ay tabi huyum şeetsin.

Yaren: O şırfıntıya nasıl sinir oluyordum bilemessin. Ben 15 yıldır bu evdeyim, abimin korkusundan o kıza bir şey yapamadım ama sen daha 15 günlüksün neler neler yaptın. Helal olsun ya.

Ketçap lazım bana ya. Açım ben aaaç. Yarencim sende kusura bakma ama aç olunca gözüm görmüyor hiçbir şeyi.

Az sonra eksik kalan Emirciğimiz de teşrif etti. Suratı hala şaşkın, biraz da öfkeli.

Emir: Evet, peki. Daha demin gördüğüm ciddi anlamda berbat bir kabustu.

Vah yavruum. Kendi dayak yemiş gibi nasıl üzüldü nasıl. Elleriyle alnını ovuşturdu. Akabinde,

Emir: Bana bak!!!

diyerek elini masaya çarptı. Benim suratım öyle bir düştü ki, attığım havalar, takındığım tavırlar filan hepsi dibe vurdu. Emir'in suratı daha önce hiç görmediğim kadar öfkeliydi. Göz ucuyla Yaren'e baktım. O da mum gibi olmuştu. Gözlerimiz bir beden daha büyümüş, sesimize perde çekilmişti. Kale gibi kaldık öyle.

Emir: Bir daha sakın diyeyim, hayatıma karışma. Duydun mu?

Hayko cepkin gibi bir bağırıyor ki anlatamam. O anda öldürsünler beni, daha iyi. Benim zayıf noktamı buldu. Normalde böyle bir şeye tepkisiz kalamam ama, insanların duvara, masaya ya da hareketsiz eşyalara vurması, " Şimdi sıra sende " göstergesi olduğu için asla çıtımı çıkaramam. Korkudan titreye titreye kafamı salladım. Sanırım makarna soluk boruma kaçtı. Kusacam, kusamıyorum çocuk beni kapıya atacak diye. En sonunda bir öğürdüm ki, öfkeli Emir mi dersin, mum olmuş Yaren mi dersin hepsinin suratı buruştu. Ağızımı elimle kapatıp banyoya koştum. Aslında ben kustuktan sonra hep bayılırım ama şimdi zil takıp oynamak istiyorum valla. Klozete göz attım.

Feriha: Beni öyle bir durumdan kurtardın ki canım kusmuğum, üstüne sifonu çekmek istemiyorum. Böyle sizi bi torbaya koyup odamın köşesine mi assam?

Çaresizce sifonu çektim, kapağı kapatım üstüne oturdum. Şimdi şu küvetin içine kurulsam; Zaten siniri 5 günde geçer. Belki soğuktan donarım ama, suratımın morluğundan iyidir.

Yada böyle Kuzey Afrikaya göç etsem. Biraz bronzlaşırım, yadsımazlar beni ordakiler. Böyle 1 yıl sonra dönerim, öfkesi geçer çocuğun.

Veyaa kutuplara giderim. Eskimolarla evlenirim, iglomuzda mutlu mesut yaşarız.

Emir hakkında öğrendiğim en önemli şey; kin tutamıyormuş. Kapımın önünde Yarenle " İyi misin?" diye bağırıyorlar. Belki iyi olmadığımı sansa, çocuk bana bir şey yapmaz.

Feriha:Evet

dedim cılız bir sesle. Suratıma su çarptım. Kapının kilidini döndürerek açtım.

Yaren: Feriha dudakların mosmor olmuştu bir an öleceksin sandım.

Hahaha kötüye bir şey olmaz.

Feriha: Yok, iyiyim teşekkürler.

Başımı yere eğdim.

Feriha: Emir, özür dilerim.

Emir: Sürekli özür dilemek zorunda kalıyorsun.

Sende sürekli dayak istiyorsun, onu nasıl yapalım canımss? Tabi böyle birşey desem, götürür kafamı klozete sokar. Şu çocuktan biraz uzak kalmalıyım. Belki birbirimizin değerini(!) ancak o zaman anlarız.

....

Dün geceki şiddet eğiliminden sonra, psikolojim çok bozuk. Odam selpaklarla doldu taştı. Hahaha şaka bee. Çok mutluyum, okuldayım. Çifte standart diye bir şey var. Ben intikamımı almasını bilirim.

Okulun kırmızı panosuna ilerledim. Juliet seçmeleri açıklanmış olmalıydı. Seçilmessem gider o hocanın biyerlerini koparırdım vallahi. Tabii ki büyük bir topluluk. Sanki dersin elektrik fatura sırası. Küçük olmamın verdiği avantajla daldım Allah içeri. Hay o benim dal içeri diyen aklımı.. Yaşarken cehennemi gördüm resmen. Car car bağırıyorum "Çekiliiin" diye. Artık alttan cimciklemeye başladım. Hissettikleri acıyla kaçıştılar bende rahat rahat panoya ilerledim. Juliet, Juliet. İlk Rahibeye bakalım. Kesin Rahibe seçilmişimdir ben. Rahibe: Ezgi Aslan. Aaaa Ezgi seçilmiş. Valla çok mutlu oldum. Juliete baktım "Juliet: Feriha Yılmaz Sarrafoğlu." Ay şu Sarrafoğlu soyadı ne havalı bee. Çocuğun soyadında gözüm vardı zaten. Bu Sarraflar altın, gümüş satarlar ya, zengin olabilirim yani bu soy adımdan dolayı. Gerçi oğul filan değilim ama. Ha Juliet'e şaşırdın mı derseniz, hayır. Şimdi şanslı olan partnerime bakayım. Zöööööööööööööööööönnnnkkk!!!!! Haaaaa???!!! "Romeo: (Bilgi Üniversitesi) Emir Sarrafoğlu." Şanslı olan mı??!!

Bu, Emir'in beni o sahneye gömmesi için çok fazla bir şanss!!!!
http://facebook.com/pages/Adını-Feriha-Koydum-Senaryoları/227861553892202 ALINTI.
saçma (Ziyaretçi)
22.04.2012 05:45 (UTC)[alıntı yap]
iğrençdi

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 358
Bütün postalar: 444
Bütün kullanıcılar: 151
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 64 ziyaretçi (89 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol