--->

   
  Adını Feriha Koydum Senaryoları
  Senaryolar
 
=> Daha kayıt olmadın mı?



Senaryolar - 25 Eylul Tanitim - 5.Bolum

Burdasın:
Senaryolar => ~25 Eylül~ => 25 Eylul Tanitim - 5.Bolum

<-Geri

 1 

Devam->


lola34
(şimdiye kadar 313 posta)
03.02.2012 10:47 (UTC)[alıntı yap]
25 Eylul Tanitim

5 Eylul-

Eger bugun tum bunlari yasayacagimi bilseydim, emin olun daha ozenli giyinirdim.. Ama her zamanki ben, sabah yine ayni tembellik ve isteksizlikle yataktan kalkmis, soylene soylene uzerimi giyinmistim.. Dar paca kot, uzerine siyah bir bluz, beline acik kahverengi deri kemer, uzerine siyah hirka, altina da kemerle ayni renk olan tory burch babetlerim. Hic bir zaman “seksi” kiz olmamistim zaten, o gununde belirli bir anlami yoktu benim icin. Saclarimi duzlestirip, kahvalti edip, her zamanki gibi okula yurumeye basladim. Orta okuldan kurtuluyorum sonunda.. Okulun girisinde “onu” gordum. Okula girdiginde sapkasini cikarmadigi icin bir ogretmen tarafindan durdurulmus, okulun kiyafet koduna uymasi gerektigini falan dinliyordu her zamanki kendinin begenmisligi ile.. Neden orta okul binasindaydi onu da anlamamistim ya.. Bananeydi gerci. Hizlica dolabima dogru yuruyup, ilk ders icin olan kitaplarimi aldim..

Birinci ders, ikinci ders, beden, tarih, yemek derken gunun sonu olmustu. O kadar rutinlesmisti ki her sey benim icin, dumduz gidiyordu hayatim. Ne aci vardi, ne sevinc.. Duz, bos bir sekilde devam ediyordu. Daha sonra Megan okul cikisi onun dolabina gidip, bir kitabini almami istedi. Simdi kim gidicekti ya lise binasina. Oflana oflana binaya giderken, tum bunlarin olacagini bilseydim Megan’a binlerce kez tesekkur ederdim heralde. En sonunda dolabina gittigimde, onu beklemeye basladim. Kilidinin sifresini soylememisti bana. Bos bos dolabin onunde dikilirken, sinifin kapisinin onunde onun dikildigini gordum. Duvara abanmis, bacagini hafiften kirmisti. Telefonunda bir seye bakiyordu.. Belki kiz arkadasinin dersten cikmasini bekliyordu kim bilir. Ama hayir, olmazdi. Okulumuzun gururu, koskoca amerikan futbolu kaptanimiz, kiz arkadas olaylarina girmezdi. Tekrar telefonuma baktim, on dakika olmustu. Her sinirlendigimde, gerildigimde, heyecanlandigimda yaptigim gibi elimle percemleri alnimdan cekip, arkaya dogru attim. O sirada da bana baktigini hissettim, yavasca yerde olan gozlerimi ona dogru cevirdigimde, bana gulumsedigini gordum. “Tanisiyor muyuz?!” ne bu simdi, her istedigine gulumsuyor mu bu cocuk?! Eliyle sacini duzeltir gibi yapti. Ne yapiyordu bu?! Hasta midir nedir, dengesiz. Yavasca bana dogru yurumeye basladi. Ne oluyorduk ya. Niye benimle konusmak istiyordu ki. Yanima yeterince yaklastiginda “Sacin” dedi ve parmaklariyla arkaya dogru attigim percemimin bir tutamini duzeltti.“Steven ben bu arada” diyip, simdiye kadar gordugum en guzel gulumsemeyi yerlestirdi dudaklarina.



NOT: hala tam olarak bunu yapsam mi, yapmasam ki karar veremedim.. Sadece bilmenizi istedim, eger yazarsam benim adim yerine Feriha, Steven yerine de Emir koymayi dusunmuyorum, yani stevenin bana soyledigi seyler cok bana ait, bir baskasinin agzindan soylenmis gibi yazilmasi rahatsiz edici oluyor (: Neyse, tanitim burada, siz karar verin devam ediyim mi, etmiyim mi

25 Eylul 1.Bolum

Yanima yeterince yaklastiginda “Sacin” dedi ve parmaklariyla arkaya dogru attigim percemimin bir tutamini duzeltti. “Steven ben bu arada” diyip, simdiye kadar gordugum en guzel gulumsemeyi yerlestirdi dudaklarina. “Berrak” diyip, yavasca elimi uzattim sikmasi icin. O ise elimi yavasca kavradi ve gozlerini gozlerimden ayirmadan bana bakmaya devam etti.

Steven: birrek?
Berrak: evet, ama yanlis soyluyorsun.
Steven: daha once hic duymadim cunku. Nasil soylemem gerekiyor?
Berrak: ber-rak. Brianna diyebilirsin istersen, ikinci adim, cogu kisi onu kullaniyor.
Steven: sen hangisini kendine daha yakin hissediyorsun?
Berrak: berrak.
Steven: o zaman berrak diyorum. “berrak” oldu mu?
Berrak: ahah oldu.
Steven: daha once seni hic gormedim. Ben okuldaki kizlarin cogunu tanirim.
Berrak: tanimiyormussun demekki hepsini!

Neydi bu ya?! Ben okuldaki kizlarin cogunu tanirim.. Evet, cunku o kizlarin hepsi, senin iki gulusune neler neler yapan gerizekali yavsaklar. Ne saniyor bu kendini, anladik, amerikan futbolu takiminin kaptanisin, anladik, mukemmel vucudun var, ama kendini begenmislik yapman icin bir neden degil bu. Cevabim karsisinda bana sorgulayan gozlerle bakiyordu, ben ise dislerimi sikmis, gozlerimi ona dikmistim.

Steven: neden bu kadar kizdin anlamadim.. Sadece daha once gormedigimi soyledim.
Berrak: kizmadim.
Steven: evet, kizdin. Ama oneml degil.. yeni falan misin sen?
Berrak: sekiz.
Steven: lise binasindaki isin?
Berrak: sanane, senin binan mi?!
Steven: kotu bir gunde tanistik galiba.
Berrak: nerede kaldi bu kiz ya?!
Steven: kimi bekliyorsun?
Berrak: tanidigini sanmiyorum.
Steven: kendimi begenmislik yapmak icin soylemiyorum, ama buyuk ihtimalle taniyordumdur. Kimi bekliyorsun?
Berrak: megan.
Steven: soyadi?
Berrak: lill.
Steven: hi, adini duydum, tyler- neyse. Simdi girmeyelim o konulara.

Tam o sirada, onun kapisinin onunde bekledigi siniftan uzun boylu, omuzlari genis, kahverengi sacli ve kahverengi gozlu bir cocuk bize dogru yurumeye basladi. “Ne yapiyor bu” ifadesi vardi yuzunde. Yanimiza gelince elini yavasca Steven’in sirtina dokundurdu. Steven once ona daha sonra bana bakti.

Steven: neyse, antremanim var, gorusuruz.
Berrak: peki.

Steven gittikten sonra arkamdaki dolaba yaslandim. Bunlar cidden olmus muydu? Ben Steven Fraczek ile konusmus, onu terslemistim. Arkadasi da galiba takimdaki cocuklardan biriydi, yaninda daha once gormustum. Ben butun bu olanlari hazmetmeye calisirkan Megan sonunda geldi.

Megan: ozur dilerim ya, tiyatro hocasi birakmadi, e sen niye almadin kitabi?
Berrak: sifren?!
Megan: unuttum. 8-30-8. Neyse ben gidiyorum, softball antremanim var.
Berrak: tamam gorusuruz.

Megan gittikten sonra dolaptan kitabi alip, tekrar eve dogru yurumeye basladim. Kulakliklarim kulagimdaydi, normalde hic turkce sarki dinlemeyen ben, nedense Teomanin bir sarkisini dinliyordum. En sonunda eve geldigimde, kapiyi acip, kendimi odama dogru surukledim. Facebook’a girip, Steven’in facebookunu aramaya basladim, pek basarili degildi, hic bir sey bulamadim. Asagi, mutfaga kahve almaya gittigimde annemin koltukta oturmus, bir dergi okudugunu gordum. Beni gorunce basini okudugu dergiden kaldirip gulumsedi.

Dora: ne ara geldin sen?
Berrak: kimse yoktu evde.
Dora: mayayla alisveristeydik.
Berrak: ne zaman degilsin ki anne?!
Dora: Sen saatlerce kitap okuyup, rahatliyorsun, bende alisverisle rahatliyorum. Beni yargilama ! oldugum gibiyim ben !
Berrak: tamam anne, sakin.
Dora: uf cok sinirim bozuk.
Berrak: niye noldu yine?
Dora: kilo almisim.
Berrak: ne kadar?
Dora: 750 gram.
Berrak: bak sen su ise ! anne bak valla vermesen bu kilolari babam bir daha yuzune bakmaz, acilen rejime!
Dora: biliyorum ya uf !
Berrak: dora ! dalga geciyorum.
Dora: uf ne yapicam ben. Berrak benimle spora gelsene, tek basima gidince hic zevkli olmuyor.
Berrak: uf iyi olur aslinda. Benimde bacaklarim cok kalin. Gobegimde cikti, zaten avucum kadar goguslerim var. Anne.. Estetisyeninin numa-
Dora: bak sacini boyatmana, kasini aldirmana izin veriyorum, bu yasta silikon taktiramazsin kucuk hanim.
Berrak: sonunda bir anne gibi davrandin.
Dora: sutunu icip, ders calista diyim mi?
Berrak: yok yok gerek yok, neyse, odamdayim ben. Aksama ne yiyoruz?
Dora: bilmiyorum, disardan bir seyler soyleriz, hic yemek yapicak seyde degilim simdi.
Berrak: onu sorucaktim, Anna’ya ne oldu?
Dora: Mayayi sinir etmis cok, cikardik.
Berrak: ac kaldim !
Dora: abartma ya, yaparim bir seyler.
Berrak: uf anne ya!

Soylene soylene odama cikarken, odamin girisindeki boy aynasina takildi gozum. Ne kadar kilo almistim ya. Bacaklarim ne kadar kalindi, gobegimde vardi, sonra bende Steven benimle konusuyor diye kendimi sacma sapan mutlu ediyordum, ne salaktim…

25 Eylul 2.Bolum

Sabah kalktigimda saat bes bucuk gibiydi. Uzun zamandan beri okula giderken saclarimi her zamanki gibi duzlestirmek yerine masa yapiyordum. Hava da disarida daha guzel olacaga benziyordu zaten. Bende kot kisa sort, uzerine beyaz v yaka bir t-shirt, uzerine de bej rengi hirka giymistim. O kadar kotu degildim.. Hic bir zaman onun etrafinda donen kizlar gibi olamayacaktim, ama o kadar cirkin degildim.. Degildim dimi?! Kimi kandiriyordum ya.. Sekizinci sinfitaki bir kiz, ve steven.. bu kadar ayri terimler.. Neyse. Hem ben onun icin suslenmemistim ki, kendim icin yapmistim. En sonunda evden cikmayi basarabilmis, okula gidebilmistim. Kapidan iceri girdigimde, benim onu gormemin neredeyse imkansiz oldugu gercegi yeni dank edebilmisti. Farkli binalardaydik, yemekhaneler farkliydi, ben yururken, o arabasiyla gidiyordu.. Zaten ben ne diye bu kadar onemsemistim bunu anlamiyordum ya.. Ilk dersim olan Matematik dersime girince, Jessica hemen yanima geldi. “Dun, sen Steven Fraczek ile mi konustun” dedi gozlerini iri iri acarak. “Evet, Megan’in dolabinin orada gordum, sonra geldi konustuk biraz” dedim. Niye bu cocuga yunan tanrisi gibi davraniyorlardi bunlar? Hayir Zeus falandida, benim haberim mi yoktu? Jess tam agzini acmistiki, Mr. Murr sinifa girip, yerimize gecmemizi soyledi.

Yemege kadar bugunun eski gunlerimden hic bir farki oldugunu dusunmuyorum. Jess ile salatalarimizi alip, cam kenarinda bir masaya oturmustuk. Ben bir dergiye bakarken, birden masada sandalyenin cekildigini gordum. Basimi kaldirdigimda, gozlerinin uzerini kapatan sari saclari olan, okyanus mavisi gozlere sahip olan bir yuzle karsilastim. Steven degil miydi bu? Ne isi vardi burada? Jess Steven fraczek’in bizim masada oldugunu farkedince, eli ayagina dolanmisti. Hic bir sey soylemeden yerinden kalkip, baska birilerinin masasina dogru yurudu. Steven’da elindeki tabagi masaya birakip, karsima gecti.

Steven: dune gore daha sakinsin galiba?
Berrak: dune gore daha az kendini begenmissin galiba?
Steven: agzimin payini aldim, bundan sonra hic bir kizi taniyorum demiyecegim. Gerci ortaokuldakileri pek bilmiyorum ama..
Berrak: dogru. Yani biz hep kucuguz zaten.
Steven: oyle bir sey demedim.
Berrak: dedin, ama bosver.
Steven: bak ne diyecegim, bugun macimiz var, sende gelsene.
Berrak: bilmiyorum-yani-
Steven: hadi ama. Bak bu bizim icin cok onemli bir mac, ayrica kaptan’in bir tane bile tezahurat edicek insani yok diyorlar.
Berrak: okulun butun ponpon kizlari sana calisiyor ya.
Steven: aman, sahada bos yere ses cikariyorlar bence. Ben orada neler yapiyim bunlar hoplasin ziplasin.
Berrak: ahaha, boyle dusundugunu duysalar cok uzulurler.
Steven: sacma sapan yorumlari oluyor, delirtiyorlar insani. Sen simdi geliyor musun, gelmiyor musun?
Berrak: jess’e soriyim, eger tamam derse gelirim.
Steven: guzel o zaman.
Berrak: evet guzel…

Yuzumde engel olamadigim gulumsemeyle, salatami yemege calisiyordum, daha sonra salata sosunun dudagimin kenarina geldigni hissettim, masadan pecete almaya calisirken, Steven bir pecete eline alip, dudaginin kenarina surmustu bile.

Steven: hallettim, tamam.
Berrak: tesekkurler.
Steven: ee? Adin yabanci bir isim, nerelisin?
Berrak: Babam tamamen Turk, Annem’de yari turk, yari amerikali.
Steven: annenin adi ne?
Berrak: dora
Steven: Neden aksanin bu kadar iyi o zaman? Yani gayet guzel konusuyorsun
Berrak: burada dogdum cunku.
Steven: o zaman turkce bilmiyorsun?
Berrak: hayir biliyorum, bes yasindayken turkiyeye gittim, yedinci sinifta buraya geri dondum.
Steven: hadi ya, ben hic Turkce bilen biriyle konusmamistim, bir sey ogretsene.
Berrak: hangi kelimeyi bilmek istiyorsun ki?..
Steven: LOVE.
Berrak: ask.
Steven: bir dakika, bir daha soyle?
Berrak: ask.
Steven: ask. Oldu mu?
Berrak: tam olmadi, ama uzerinde calisiriz dostum.

Yavasca yerimden kalkip, salata tabagimi elime alip, bosta kalan elimle steven’in sirtina elimi vurup, goz kirptim. O ise bana donup arkamdan bagirmisti;

Steven: dostum !

Sapsal ya, hizlica arkami donup gulumsedim, ve tekrar ona dogru yurudum;

Berrak: efendim?
Steven: eger calismak istiyorsak, numarana ihtiyacim olucak, yani ne zaman calisacagimizi, nerede calisacagimizi nereden bilebilirim ben, hem sonra telefonda da calismamiz gerekebilir yani egitim acisindan soyluyorum.
Berrak: hadi ya.
Steven: vermiyor musun simdi numarani?
Berrak: calisip, kazanman gerekir kucuk bey.
Steven: kotusun.
Berrak: biliyorum, neyse, benim daha dolabima gidip kitaplarimi almam lazim, gorusuruz.
Steven: bekle birlikte yururuz.

Oda yerinden kalkip, eline tabagini alip yanimda yurumeye basladi, ikimizde tabaklarimizi biraktiktan sonra, benim dolabima dogru yuruyorduk. Ben dolabima gelmis, kitaplarimi alirken steven bana dondu ve;

Steven: ya bir kalemin var mi? Edebiyat var simdi, kadin manyak, derse hic bir sey getirmiyorum diye etmedigi lafi birakmiyor.
Berrak: e hakli yani, hadi neyse, al.

Dolabimin onunde duran, yerdeki kalemi alip ona dogru uzattim ve dolabimdan kitaplari cikarmaya devam ettim.

Steven: berrak?
Berrak: yine ne var?
Steven: bu kalem calismiyor ya.
Berrak: nasil? Ver bakiyim?
Steven: al dene, yaz bakiyim numarani.

Steven kolunu uzatmisti. Zevzek’in sozluk anlami buydu heralde, ama guzel fikirdi, bende kalemi alip, koluna yavasca numarami yazdim, oda tekrar kalemi elimden alip, arkasini dondu ve yurumeye basladi. Gorusurz bile demeden. Tam bende kalkip, sinifima gidiyordum ki, arkasini dondu ve ;

Steven: gorusuruz bucur guzellik

Diyerek lise binasina dogru yurumeye basladi.

25 Eylul 3.Bolum

Diyerek lise binasina dogru yurumeye basladi. Ben ise kitaplarimi alip, sinifa girdim. Jessica benim siramin uzerine oturmus, ayaklarini bir ileri, bir geri salliyordu, beni gorunce siranin uzerinden indi ve bana dogru yurudu.

Jessica: neredesin ya, iki saattir bekliyorum!
Berrak: dolabimdaydim, gelseydin.
Jessica: steven vardi yaninda.
Berrak: ee?
Jessica: tekrarliyorum –steven vardi yaninda!
Berrak: tamam, bende tekrarliyorum, eee?!
Jessica: ya steven fraczek degil mi o? futbol takiminin kaptani, surekli baska bir kizi open, en uzun iliskisi 2 gun suren, her kizida “sikildim” bahanesiyle birakan.
Berrak: cocugu daha pislik gibi gosteremezdin heralde jess.
Jessica: hakediyor gerci cocuk o ilgiyi, hic gittin mi maclarindan birine?
Berrak: hayir, bu aksam varmis ama bir tane, ona gel dedi.
Jessica: gidicek misin?
Berrak: gidicek miyiz?! Tek basima gitmiyorum heralde.
Jessica: ya gidelim ! lutfen!
Berrak: ay sende dunden razisin.
Jessica: takimdaki cocuklara bir gozunu gezdir istersen canim, hepsi birbirinden taslar. O vucudu nasil yapiyorlar ya.
Berrak: deli gibi spor yapiyorlar jess, deli midir nedir.
Jessica: gidiyor muyuz simdi?
Berrak: iyi tamam gideriz, mayaya soylerim goturur bizi.
Jessica: mactan sonraki partilerden birine gidiyor muyuz?
Berrak: ay hayir tabii ki ya, salak salak icicek simdi bunlar.
Jessica: ya lutfeeeeeen ! belki christian’la tanisirm, lutfen berrak.
Berrak: uf jess ya, neyse bakariz mactan sonra, hem belki kaybederler.
Jessica: hic sanmam, ne zamandir bu maca hazirlaniyorlar, kazanmak zorundalar yani.
Berrak: ben olsam ne heyecanlanirdim ya, steven hic heyecanli durmuyor.
Jessica: aksama gor bir de sen.

Tam o sirada Tarih hocamiz sinifa girip, yerlerimize gecmemizi soylemisti. Jess yavasca uzaklasip, sirasina dogru yururken, bende oturmus, kitabimi cikarmistim. Bes dakika bile gecmemisti daha ve ben sikintidan ojelerimi soymaya baslamistim. Cantami alip, bacaklarimin uzerine koyup, telefonumla ugrasmaya basladim. O sirada da bir mesaj geldi. Numara kayitli degildi, tanimiyordum da.. “Ben sadece beni basindan atmak icin bana herhangi bir numara vermediginden emin olmak istedim guzellik “ mesaji okuduktan sonra yuzumde olusan gulumsemeyi hissedebiliyordum. Cok seker bir seydi bu, ama oyle hemen benide al yapamazdim cocuga. Sert ama cekici olmak gerekirdi doranin diyisiyle.. “sen bikmiyor musun hep boyle klise klise seyler soylemekten ya, ezik ” dedim, tam cantami yere geri koyucaktim ki, telefonumun ekranin isigi yandi, ne cabuk cevap vermisti! “kalbimi kiriyorsun ama bak, sonra uzulecegim, aksama macta sifir moral olucak, maci kaybedicegiz, sonra cocuklarla sen ugrasirsin ona gore bucur” tam ellerimi klavyenin uzerine goturmustum ki, Jess birden sertce oksurdu, bir sey olmustu kesinlikle, bende basimi kaldirdigimda, Tarih hocamizin tip tip bana baktigini farkettim. Cantami hizlica yere koyup, siranin uzerindeki deftere bos bir seyler yazmaya basladim.

Dunyanin en uzun dersi gibi gelen ders, en sonunda bitmisti. Jess ile soyunma odalarina yururken, spor salonu binasinin girisindeki, koclarin oldugu odanin girisinde steven’i, amerikan futbolu kocuyla gordum. Yavasca gulumseyip, soyunma odasina dogru yurumeye devam ettim. Tam kapinin koluna uzanmistim ki, “bucur” diye bagirdigini duydum. Jess yavasca kulagima egilip “tersleme su cocugu” dedi ogut verircesine, bende yavasca Steven’a dogu yurudum.

Steven: aksam geliyorsun degil mi?
Berrak: bakariz.
Steven: hadi ama ya, lutfen, bak cok onemli bir mac bu, sonra sen anlatirsin koca neden kaybettigimizi.
Berrak: hadi ya, bak sen su ise. Cok sey istiyorsun sen.
Steven: sadece seninle adam gibi konusabilmek istiyorum.
Berrak: neden?
Steven: anlamadim?
Berrak: yani kendinden iki yas kucuk bir kizla niye bu kadar konusmak istiyorsun ki?
Steven: bilmem, istiyorum sadece.
Berrak: iyi peki oyle olsun. Gelirim o zaman aksam, gerci senin adini bagiran bir suru insan olucak ama, neyse artik.
Steven: emin ol oradaki tek degerli kadin annem olucaktir, bir de gelirse kardesim.
Berrak: ne kadar kusursuz bir hayatin var ya? Hic bir problemin yok resmen!
Steven: anlamadim?
Berrak: okulun en populer cocugusun neredeyse, kizlar seninle yatmak icin siraya giriyorlar, futbol takiminin kaptanisin, gozuktugune ve duyduguma gore maddi durumunuz gayet yerinde, mukemmel bir aile hayatin var, ne bu ya, hic mi bir sey kotu gitmez bir insanin hayatinda?!
Steven: sen hic soyadindan nefret ettin mi?
Berrak: ne?
Steven: sorumu cevapla.
Berrak: hayir.
Steven: ben ettim.

Daha sonra ne gorusuruz demeden, nede gulumsemeden hizlica uzaklasti, cikarkende kapiyi sertce itti. Anlamadim ki, ne demistim simdi ben? Neydi soyadiyla alip veremedigi?! Omuzlarim dusmus bir sekilde, yavasca soyunma odasina girdigimde, Jess bir seylerin yanlis gittigini anlamis, yanima kosusturmustu.

Jess: bir sey mi dedi?! Kizim salla ya, zaten bunlarin hepsi boyle bu da yanindaki tylerda hepsi b-
Berrak: ben dedim galiba. Ya sen steven’in babasiyla bir problemi falan var mi biliyor musun?
Jess: gorusmuyorlar diye biliyorum ama emin degilim, soralim istiyorsan kizlara, biliyorlardir.
Berrak: yok simdi hic kulagina gitmesin, kendisi isterse anlatir.
Jess: ne oldu ki?
Berrak: ne bilyiim, soyadindan nefret mi ediyormus ne, bir sey geveledi iste. Neyse hadi giyin, gec kalicagiz, bedenden kalan ilk tipler olarak tarihe gecegiz!

Hizlica uzerimi degistirmeye calisirken, hala steven’in ne kastettigini anlamaya calisiyordum…

25 Eylul 4.Bolum

Her zamanki ben, yine beden dersinde hic bir sey yapmiyordum, Jess ile beden salonun kosesine gitmis, yere oturmus, bir topu birbirimize itiyorduk.. Ben bu cocugu dusunmemeye calistikca, sanki Jess aklima zorla sokuyordu!

Jessica: ozur diliyicek misin?
Berrak: stevendan mi? hayir. Yanlis bir sey yapmadim ki..
Jessica: cocugun aile hayatini bilmek zorunda degilsin sonucta.
Berrak: en fazla bosanmislardir falan, cok buyuk bir sey oldugunu dusunmuyorum. Uf simdi bir de aksam maca gitmekle ugrasicagiz.
Jessica: hadi ama berrak ya, soz verdin!
Berrak: iyi tamam!
Jessica: ne giyiceksin?
Berrak: kot, uzerine bir t shirt, onun uzerine hirka, altina da toms. Sen?
Jessica: bende kisa kot sort, uzerine de bluz dusundum ama sanki cok suslu puslu kaciyor.
Berrak: kizim maca gidiyoruz! Defileye degil.
Jessica: evet ama butun, BUTUN futbol takiminin erkeklerini bir arada gorecegiz. Tyler ve christian da orada olucak.
Berrak: ne bu tyler isi?!
Jessica: okuzun teki, ama cok yakisikli !
Berrak: surekli stevenin yaninda gezinen mi?
Jessica: uzun, kumrali diyorsan evet, eger saclari daha bir 2-3 numara gibi duran var o james. James futbol takiminda degilki zaten, lacrosse oynuyor o.
Berrak: stevenda zaten bahar-yaz sezonunda baseball oynamiyor mu?
Jessica: evet, sonbahar kis amerikan futbolu, ilkbahar yaz baseball.
Berrak: hayati sporla geciyor.
Jessica: futbol topuyla evlenicek, ahah.
Berrak: ay ne komik olurdu! Dusunsene, hani boyle nikah masasindalar, steven ve yaninda amerikan futbolu topu, nikah sahidide, kaski ve tyler.

Biz Jessica ile kikirdarken, beden ogretmenlerimiz isligi calarak soyunma odalarina geri donebilecegimizi soyledi. Oh be, son bir dersim kalmisti, sonra eve gidiyordum. Cuma gunleri en mukemmel gunlerdi heralde. Gecmek bilmeyen son dersten ciktiktan sonra yururken, arkamdan bir arabanin geldigini farkettim. Yokusun uzerindeydim, bir arabanin bu kadar yavas gitmesinin verdigi garip duyguyla arkami ondugumde, Steven’in bu arabanin icinde oldugunu gordum. Oda benim onu gorduugmu farkedince gulumseyip, arabayi durdurdu.

Berrak: ne yapiyorsun sen?
Steven: birakmami istermisn?
Berrak: ya senin bir sene daha beklemen gerek kullanmak icin!
Steven: hayir canim, sabah 8-aksam 11 arasi tek basima da kullanabilirim, bucur.
Berrak: ukalasin.
Steven: sende guzelsin.
Berrak: eve gitmem lazim.
Steven: gel birakiyim iste
Berrak: hayir yurumek istiyorum.
Steven: o zaman bende seninle yurumek istiyorum.
Berrak: araban yokusun ortasinda!
Steven: soyleriz tyler alir.
Berrak: uf hayir salak misin? Anahtar sende, hadi git, eve tek basima gitmek istiyorum.
Steven: aksama geliyorsun ama, soz ver!
Berrak: hayir ! gitmiyorsan bende aksam gelmiyorum.
Steven: tamam, kizma gittim. Aksama bekliyorum fistik.
Berrak: bakariz ezik.

Steven kafasini once iki yana sallayip, daha sonra hafif bir gulumseme yerlestirip arabasina bindi. Yanimdan gecerken uzunca kornaya basti ve hizlanarak yolun sonuna dogru gitti. Ben ise salak salak gulumseyerek eve dogru yurumeye devam ettim. YA cidden tum bunlar oluyor muydu? Steven benimle mi konusuyordu, aksam ki maca beni cagirmisti. Beni ya, beni. O kadar guzel kiz varken beni?! Kafamdaki soru isaretleriyle eve geldigimde, mayanin salondaki koltukta oturup, bir seyler yedigini gordum.

Maya: naber cirkin sey?
Berrak: eve gelene kadar iyiydim, yuzunu gorunce migdem bulandi.
Maya: alisirsin, ben sen dogdugundan beri seni gormek zorundayim.
Berrak: igreniyorum senden.
Maya: bende seni seviyorum bebegim.
Berrak: maya?
Maya: ot gulum, bocegim!
Berrak: bir dinle adam gibi, aksam okulda mac var, montclair’e karsi, ben ve jess’I gotururmusun, lutfeen! Gece yurumek istemiyoruz.
Maya: iyi olur gotururum, cikista ben mi aliyim biri mi birakir sizi eve?
Berrak: belki partilerden birine gideriz, emin degilim, ararim ben seni.
Maya: iyi, ben acmassam Nate’I ara, buyuk ihtimal onunla olurum.
Berrak: bu bu seneki kacinci sevgilin?
Maya: bilmiyorum,umrumda da degil, neyse canim, ablan kacar, aksama Nate’e surpriz yapicagim.
Berrak: kasarsin hayatim
Maya: biliyorum canim, ne yaparsin, annemden gecmis.
Berrak: ahah, duymasin kizar.
Maya: aman, neyse, gorusuruz askim.
Berrak: bye bye.

Maya gittikten sonra bende hemen odama ciktim, aksam ne giyicektim ben? Giymeyi dusundugum seyler fazla mi basit kaciyordu? Yok ya, iyiydi degil mi? Uf berrak, amma abarttin, alt tarafi bir mac. Cocuk zaten o sirada sana mi bakicak?! Once biraz kitap okuyup, vakit gecirdikten sonra maca cok fazla kalmadigini farkettim. Gevsemek icin sicak bir dus aldim, cocuklugumdan beri en rahat, en mutlu zamanlarimi dus alirken, sicak suyun altinda geciriyordum heralde.. Ciktiktan sonra uzerimi giyinip, saclarimi duzlestirdim. Hafiften kalem, ve rimel surdukten sonra Maya’yi aradim.

Berrak: neredesin abi sen?!
Maya: odamda, niye telefonla ariyorsun ki?
Berrak: hi ben gelmedin sanmistim.
Maya: aptal sarisin.

Telefonu kapadiktan sonra Maya’nin odasina girdim, oda bana bakinca goz kirpti.

Maya: soyle bakiyim kim icin gidiliyor bu maca?
Berrak: hic kimse?
Maya: dokul kizim kim icin dedim!
Berrak: Steven?
Maya: fraczek?
Berrak: sen nereden taniyorsun?
Maya: duydum daha once adini, okula seni almaya geldigimde falan kizlar bagirisyordu, cikmaya falan mi basladiniz?
Berrak: yok ya, konusuyoruz sadece.
Maya: emin misin?
Berrak: uf sorguya cektin adami, eminim, hadi gec kalicagiz.

Birlikte arabaya bindigimizde Jess’I arayip, birazdan evinin onunde olucagimizi haber verdim. Ne Jess’e, neden Maya’ya belli etmeden, bende salak salak siritmaya baslamistim aslinda..

25 Eylul 5.Bolum

Jess’ide alip, okula gitmistik en sonunda. Normalde hic bir maca gitmiyordum ben, yani bir neden goremiyordum gitmem icin. Artik Tyler’in okuldaki tum kizlari cagirmasindan midir, yoksa bu macin sezonun ilk ev maci olmasindan midir bilmiyorum, ama her taraf cok cok doluydu. Jess ile birlikte once gidip iki kola alip, tribunlere dogru yurumeye basladik, bazilari suratlarini bile boyamisti. Herkes birbirine“Steven bu takimi deli gibi hazirladi bu maca, kaybederlerse butun populerligi biter” “ama kazanirsa onun sayesinde olucak” “kazanirlar ya, tyler nasil kavrayip kosuyor topu gormuyor musun?!” “alex te cok iyiymis” En sonunda bando takimi, sahanin etrafinda yurumeye baslamisti. 62 numara, berrak, Steven 62 numaraydi, gozlerini atmis iki numaradan ayirma. Bando takimi, sahanin etrafinda yuruyusunu bitirdikten sonra, okulun pon pon kizlari, kisacik etekleri ve pon ponlari ile sahadaki yerini almisti. Bunlarda yani takima tezahurat mi yapiyorlar, porno mu cekiyorlar belli degil. En sonunda iki takimin oyuncularida sahaya cikmaya baslamisti. En onde #62-Steven Fraczek, arkasinda #26 Tyler Sloniewski olarak, butun oyuncular tek tek sahaya cikiyorlardi. Once karsi takimdakilerle el sikistilar, daha sonra da herkes yerlerini aldi. Steven Ofens oynuyordu, dolayisiyla topu alip kosmaya baslamasi gerekiyordu.. Nasil yapiyordu onu da anlamiyordum ya, ellerinde topla, onca yeri , uzerlerine atlayan, iten, ceken bir suru insana ragmen kosmaya calisiyorlardi. Tribunlerdeki insanlar “Iyi sanslar” diye bagirmaya baslamisti bile, ben hala bir sey dememistim, Jess ise kolumu durtup duruyordu. Sanki bir sey soylesem farkina varicakti. Onlar yerde egilmis, kosmayi beklerken, macin baslamasina neredeyse iki saniye kala “iyi sanslar fraczek” diye bagirmamla birlikte, Steven’in basini tribunlere cevirmesi bir oldu. Her ne kadar gormesemde, simdiye kadar yuzundeki en buyuk gulumsemeyi o gun yasadigini dusunuyorum. En azindan onun soyledigine gore..

Simdiye kadar gordugum en cekismeli maclardan birini yapiyorlardi heralde, tam bizim takim topu aldi, kosuyor, touchdown yapicak dedigim an, karsi takimdan biri uzerine atliyor, dusuruyor, elinden topunu alip, kendi takimindaki birine atiyordu..

Macin son bes dakikasi falandi hatirladigim kadariyla. Bu maci kazanmak zorundaydik, sadece bir touchdown daha, sadece bir touchdown ve bes dakika.. Tyler kosmaya baslamisti, elinde top vardi demekki, daha sonra karsi takimdan biri uzerine atlayip, yere dusmesini sagladi, Tyler ise iyi dayanip, topu Steven’a dogru firlatti. Steven topu sikica kavrayip, iki koluyla sarip, hizlica touchdown cizgisine dogru kosmaya basladi, ve macin bitmesine 3 veya 4 dakika kala “Steven Fraczek-Touchdown”sesini duyduk, herkes ayagi kalkip FRACZEK diye bagirmaya baslamisti bile, herkes tribunlerden asagi iniyordu, sanki oyuncular disari cikicakmis gibi.. Normalde oyuncular direk soyunma odalarina giderdi, asagi inmenin bir mantigi yoktu. Ben hala sahaya bakiyordum, steven kaskini cikarmis, kendini iki arkadasinin kucagina firlatmisti bile. Jessica hizlica ayagi kalkip, benim bilegimden kavrayip asagi dogru cekti beni. Ben “Ne yapiyorsun, ya cikmayacaklar disari, jess!” diye bagirsamda o beni asagi cekistirmisti. Oyuncular soyunma odasina gecerken, sahanin disinda onlara tezahurat edenlere gulumsuyorlardi. Steven geceken herkes “aferin kaptan” diye bagirirken, ben sakince cikmasini beklemeyi planliyordum. O diger oyuncular gibi soyunma odasina gitmek yerine, sahanin kapisindan disari cikti, hayir kafasi falan mi iyiydi bu cocugun ?! “Bir saniye, bir dakika” diyerek, yanima geldi terli saclarini geriye iterek ;

Steven: gelmissin.

Dedi, yuzune kocaman bir gulumseme yerlestirerek.

Berrak: gelicegimi soylemistin, tebrik ederim, guzel oyundu.
Steven: size begendirebildiysek ne mutlu bize.
Berrak: begendirdiniz gercekten.

Steven baska bir sey soylemeden tekrar gulumseyip, kollarini benim etrafima sardi, belimi tek koluyla kavramisti bile, o yuzden diger kolu belimin altinda beni kavramisti. Ben ise kollarimi onun boynuna dolamistim. Sarilmamizla birlikte bir suru kisi “Ooo, steven’in yeni sevgilisi “ “tebrik ederim kardesim” “yeni sevgilin guzelmis kardesim” “evet, stevenin yeni bir sevgilisi var” “baya fraczek” diye bagirmaya baslamislardi. Stevenda yavasca kikirdayip, kollarini kendine geri cekti.

Steven: ben sarilmamaliydim, yani terliyim –dus –ben gidiyim.
Berrak: peki, gorusuruz.
Steven: hangi partidesiniz bu arada?
Berrak: bilmiyorum.
Steven: alex’lere giden kalabalikla gidin, bizde orada olacagiz !
Berrak: peki !

Steven uzaklasip, soyunma odalarina giderken bir kac kiz koluma sarilmis, cekistiriyordu beni. “Ne zaman cikmaya basladiniz?! Nasil oldu?! Stevenla mi cikiyorsun?” “Hayir! Sadece sarildik, arkadasiz! “ Jess ise beni kolumdan kavramis, cekistirmisti.

Jess: lutfen beni cimcikle ve ruya gormedigimi soyle.
Berrak: niye?
Jess: Steven.herkesin.icinde.sana.sarildi. SARILDI! Kavradi, ve dondurdu neredeyse bri.
Berrak: sadece tebrik ettim jess.
Jess:kulahima anlat sen onu. Hangi partiye gidiyoruz?!
Berrak: alex.
Jess: kim goturuyor?

Gecen cocuklardan biri hizlica bize dogru yurudu.

Dan: Hangi partiye kizlar?
Berrak: alex.
Dan: birakiyorum o zaman.
Jess: olur.

Jess ile birlikte Dan’in arkadaslariyla onun arabasina dogru yururken, butun bu ilgiden hoslanmiyor degildim aslinda.. steven herkesin icinde bana sarilmisti, saclari terden islanmisken bile hala o kadar cekici duruyorduki.. Tamam berrak, sakinsin. Alt tarafi cocuk sana sarildi, cikmaya falan baslamiyacaksiniz. Hayir bir de niye seninle ciksin ki?! Bir mantigi yok yani, bu aralar yeni oyanladigi kizsindir. Ben bunlari dusunurken, arabanin baya aydinlik ve yuksek muzikli bir yere geldigini farkettim. Onlar parkedince herkes arabadan indi, bizde eve dogru yuruduk. Demek boyle oluyordu ev partileri. Masanin uzerine duran kirmizi plastik bardaklardan birini alip, orada duran buzlu limonatadan koydum icine, Jess coktan kaybolmustu bile. Bazilari yerde bir seyler yapiyor, bazilari dans ediyor, bazilari oturmus konusuyor, hatta arka bahcedeki bir kac kisi havuza bile atlamisti. Neydi bu ses ya, ne kadar bagirisiyorlardi, o sirada telefonumun titredigini hissettim. Maya ariyordu.

Berrak: efendim?
Maya: neredesin?
Berrak: ev partilerinden birinde.
Maya: icme bak
Berrak: uf tamam maya.
Maya: dora biliyor mu?
Berrak: hayir, jesste kaliyorum saniyor, simdi iki saat ogut dinleyemeyecegim, idare et.
Maya: iyi tamam, biz natele oturuyoruz, almami istersen, sikilarsan falan haber ver
Berrak: tamam salakcan, gorusuruz.
Maya: gorusuruz.

Maya ile telefonu kapadiktan sonra ust balkon gibi bir yere ciktim. Seffaf camdan olusan korkuluklarin uzerine abanmistim ki, yanima birinin geldigini hissettim, basimi cevirince Steven’in altin sarisi saclari, siyah sapkasi, ve okyanus mavisi gozleriyle karsilastim.

Steven: sikildin galiba?
Berrak: ses cok bogdu sadece.
Steven: gidelim istersen?
Berrak: yo hayir, bu sizin partiniz! Eglenmen gerek.
Steven: iste hic kimse bunu dusunmuyor, macan cikinca zaten o kadar yorgun oluyorum ki, hic icip dagiticak havamda olmuyorum.
Berrak: simdi iciyorsun?
Steven: bira iciyorum?
Berrak: sonucta alkol
Steven: aman bucur ya, bu sayilir mi, sen bir git tyler’a bak.
Berrak: gormek bile istemiyorum desem?
Steven: ahah, iyi ediyorsun derim, ee ne diyorsun, cikiyor muyuz buradan?
Berrak: beni daha fazla eglendirebilecegin bir yere goturebilicekmisin?
Steven: emin ol ben seni eglendirebilicek, ikimizi eglendirebilicek bir suru yol dusunebiliyorum.
Berrak: o zaman defolalim buradan.

Sikica steven’in elini kavrayip, onun pesinden gitmeye basladim..
http://www.facebook.com/pages/Adini-Feriha-Koydum-Senaryolari/138839159530641?sk=wall ALINTI.

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 358
Bütün postalar: 445
Bütün kullanıcılar: 151
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 77 ziyaretçi (221 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol