--->

   
  Adını Feriha Koydum Senaryoları
  Senaryolar
 
=> Daha kayıt olmadın mı?



Senaryolar - Sen Misin Bana Cirkin Diyen ?! 94.Bolum

Burdasın:
Senaryolar => ~Senmisin Bana Çirkin Diyen~ => Sen Misin Bana Cirkin Diyen ?! 94.Bolum

<-Geri

 1 

Devam->


lola34
(şimdiye kadar 313 posta)
26.03.2012 19:43 (UTC)[alıntı yap]
Feriha-

Emir ile birlikte, harika bir gun geciriyorduk.. Manhattan’in en islek caddelerinden birinde 7. Avenueda guzel bir kahvalti etmis, ardindan central parka gidip, bu muhtesem havada guzel bir yuruyus yapmistik. Bir sure parkta yurudukten sonra, oradaki kanolara binmistik. Ben yorulup cekemeyecegim daha fazla diyip birakmistim tabii ki mizmizlanarak, geri donusu tamamen Emir yapmisti. Ardindan Empire State, Ozgurluk Aniti, Amerikan Tarihi Muzeleri, MOMA ve Times Square’e gittik. O kadar yorulmustuk ki ikimizde. Ama otelimiz zaten New York’un, Amerika’nin, hatta neredeyse dunyanin merkezi olan Times Square’e cok yakindi dolayisyla yurumeyi tercih ettik, birlikte yururken, sokaktaki bebek magazasi ilgimi cekti. Vitrine kayan gozlerime hakim olamayip, yolda durup, buyulenmis bir sekilde vitrindeki kucucuk pembe ayakkabilara bakmaya basladim.

Feriha: Emir sunlara bakar misin ya?

Demek icin basimi cevirmistim ki, Emir’in yanimda olmadigini farkettim. Bor panicle etrafima bakininca, vitrinin kenarindan Emir’I gordum magazanin icinde. Hemen iceri dogru yuruyup, Emir’in yanina gittim. Askidaki ince yazlik kiz elbisesine bakiyordu. O kadar sekerdi ki.. ucuk pembe sifondan yapilmis bir elbiseydi, kalin askilari, askilarinin uzerinde ise beyaz cicekleri vardi. Eteklerinde de ayni desende cicekler vardi. Emir gulumseyerek yuzunu bana cevirdi;

Emir: Nisan gibi falan dogacak heralde, demekki ilkbahar/yaz bebegi olacak, o zaman bir suru yazlik sey alabiliriz. Sence bu elbiseyi giyecegi zaman ne akdar buyuk olur? Yani temmuz gibi giyecek olsa, uc aylik bebek ne kadar olur? Ya acaba usur mu? Sonucta bebek ya-
Feriha: Emir dur! Dedim gulumseyerek.
Emir: cok kaptirdim degil mi kendimi? Dedi dudak buzerek.
Feriha: ya daha cinsiyeti bile bilmiyoruz, o daha bir bebek bile degil Emir, bebegi birak, fetus bile degil embryo. Hatta neredeyse zigot!
Emir: oyle konusma sen benim prensesimle dedi elini karnima koyarak, ve egilip; sen bakma annene prenses, sen benim kucuk kizimsin dedi sicak ses tonuyla.
Feriha: Emir dedim gozlerime gelen yaslari tutamayarak, o kadar mukemmel biriydi ki..
Emir: ss, bebekler hissederlermis annelerinin hissettiklerini.
Feriha, gulmeme engel olamadan: ya sen ne gay bir seysin ya, oturup anne cocuk dergisi falan mi okuyorsun dedim kikirdayarak.
Emir: hayir hayatim, ama farkinda misin bilmemde etrafim kadin kayniyor, Hande daha on bes yasindayken baslamisti bebek planlarina, kesin besik falan secilmistir bile.
Feriha: hadi ya! Bir ben mi bu kadar planlamadim, ama simdi dusununce.. bunlari gorunce, magazayi satin alasim geliyor dedim gulerek.
Emir: Seni bilmem ama ben oyle yapacagim zaten dedi eline bir suru elbise almaya baslayarak.
Feriha: Emir dur! Dedim tekrar elinden elbiseleri alarak.
Emir: ne oluyor ya? Dedi kafasi karismis bir sekilde.
Feriha: ya erkekse.
Emir: bir sey olmaz, o zaman birine veririz, bagislariz. Hem ben bazi seyleri sari alacagim, mavide aliriz, ucuk mavi kizda giyer yani, tulum falan dedi eline sari, uzerinde arilar olan bir ayakkabi alirken.

Daha fazla dayanamayip, bende Emir’e uyup, hosuam giden her seyi almaya basladim. Bedenine bakmiyorduk bile, o kadar buyulenmistik ki ikimizde.

Bir sure sonra, kendimizi elimizde bir suru posetle, magazanin disinda bulduk. Emir birden elimdeki butun posetleri aldi ve hepsini tek eline alip, bosta kalan eliyle elimi kavrayip, otele dogru yurumeye basladik.

Ikimizin, kafasinda hic bir sey olmadan, sadece askla eglendigi, o muhtesem gunlerden biriydi bugun. Ama yorgunlugunu simdi anliyorduk ikimizde, bitmis bir halde kendimi direk yatagin uzerine biraktim.

Feriha: sanirim ayaklarim yok artik dedim yorgun sesimle.
Emir: sorma ya, uzun zamandir bu kadar yorulmamistim.
Feriha: ben gidip bir ilik dus aliyim, belki yorgunlugum gecer biraz dedim yataktan kalkarken.
Emir: tamam canim dedi gomleginin dugmelerini cozerken.

Bornozumu alip, banyoya dogru yurudum. Suyu acip, ilik suyun altina biraktim kendimi. Basimdan baslayarak, ayak parmaklarima dogru akan su damlaciklari beni gevsetiyordu. Bir sure sonra dusu kapayip, bornozumu giyinip ciktim. Dolaptan buz mavisi, kisa,ipek bir gecelik alip, uzerime gecirdim. Saclarimi tarayip, islak haliyle biraktim. Yavasca yataga dogru yururken, Emir’in bembeyaz carsafin alina girdigini gorebiliyordum bile, uyuyordu. Onu rahatsiz etmemeye calisarak, yavasca yanina girdim. Emir, direk kollarini etrafimda dolayip, uyku sersemi haliyle kulagima “Sizi cok seviyorum” diye fisildadi. Emir’in elleri karnimda birlesmis, benim elimde onun ellerinin uzerinde bir sekilde uyuya kaldim.

Sabah gozlerimi acmama telefonun calsi neden olmustu, zar zor, uykulu bir sekilde yataktan kalkip, televizyonun oraya biraktigimiz telefonu actim.

Hande: gunaydin size !
Feriha: saat kac ki?
Hande: burada uc, orada sekiz falan heralde.
Feriha: ya benim uykum var ya dedim yorgun sesimle.
Hande: bir sey soylemem lazim! Biz cok kotu bir seyi unuttuk!
Feriha: neyi unuttuk? Dedim panikle, bu kadar heyecanla anlattigina gore, gercekten onemli bir seydi heralde!
Hande: mezuniyet! Kep atma toreni! Feriha onumuzdeki hafta bunlar, ve konusmayi Emir’in yapmasina karar verdiler ya bu senenin mezuniyeti icin! Emir daha yazmadi bile degil mi!
Feriha: bilmiyorum, yani sanmam, unuttuk biz tamamen ya!
Hande: bir haftaniz var kucuk hanim yapicaklarinizi yapip, Istanbul’a donmeye, sonra geri donersiniz, torende sizi burada istiyorum! Ayrica Emir’in konusmasi lazim yani!
Feriha: biliyoru, biliyorum dedim kafam karismis bir sekilde, ya ben seni sonra ariyim mi, simdi akfam allak bullak oldu, Emir’de uyansin kendimize bir gelelim, konusalim arariz biz sizi.
Hande: tamam tatlim, iyi eglenceler dedi ince sesiyle.
Feriha: gorusurz diyip, telefonu kapadim.

Nasil unutmustuk biz boyle bir detayi ya.. Emir kesinlikle daha hic bir sey yazmamisti bile, biz daha geleli uc gun olmustu! Benim kafami toplamam gerekiyordu, bir plan yapmam. Kendime gelmek icin koltugun uzerinde duran geceligimle ayni renkte, ama bir iki parmak daha uzun olan sabahligimi uzerime gecirip, banyoya dogru yurudum. Soguk su ile yuzumu yikayip, dislerimi fircaladim. Saclarim, dun gece islak haliyle birakip yattigim icin kus yuvasina donmustu. Cekerecek saclarimi tarayip, hizlica masa yaptim. Daha sonra odaya dondum. Emir hala uyuyordu. Zaten horlamasini salndan duyabiliyordum. Benim yerime, yastiga sarilmisti bu sefer. Egilip, yavasca dudaklarimi yanagina bastirdim.

Feriha: hadi uyan artik dedim yumusak bir sesle.
Emir: biraz daha, lutfen dedi sanki kucuk bir cocuk gibi.
Feriha: hadi Emir ya dedim elimle yuzunu oksayarak.

Emir bana cevap vermek yerine, carsafi basina kadar cekti. Emir’in laftan anlamaya niyeti yoktu, bende baska turlu uyandirmaya karar verdim o yuzden. Bardagi alip, yere hafifce su doktum ve dikkatlice sularin ortasina oturdum. Birden, sanki dusermiscesine “Ah” diye bagirdim. O kadar yuksek ve tiz bir sesle bagirmistim ki. Sanki dusmusum gibi yerde oylece yatiyordum ama gozlerim acikti. Emir, isik hiznda yanimda belirmisti direk.

Emir: iyi misin dedi yanima egilip, elini basimin altina koyup, basimi yuksek tutarak.
Feriha: Emir ben-
Emir: hemen hastaneye gidiyoru dedi beni yerden kavrarken.
Feriha: Emir dur! Saka yapiyordum dedim gulerek.

Anlasilan, Emir bunu komik bulmamisti. Yuzunde gulumseme olmasi gerek yerde, sert dudaklar, sinirli bakislar vardi.

Emir: komik degil. Dedi donuk bir sekilde.
Feriha: ya Emir!
Emir: nasil panikledim biliyor musun sen? Dedi sert bir sekilde.
Feriha: kucuk bir sakaydi dedim pisman bir tonda.
Emir: hayir. Yo , hayir yapma. Buzme dudaklarini afetmeyecegim dedi sinirini korumaya calisarak.
Feriha: Emir lutfen dedim

sesimi biraz daha inceltip, dudaklarimi biraz daha bukup, kollarimi boynuna dolayarak. Emir’de daha fazla dayanamayip, dudaklarini sertce dudaklarima bastirdi. USt duagini iki dudagimin arasina alip, opmeye basladim. Bir sure sonra Emir kendini cekip, eli ile yuzume gelen saci kulagim arkasina koydu;

Emir: niye karsi koyamiyorum ben hic sana? Niye beni bu kadar buyuluyorsun sen?!
Feriha: cunku seviyorsun dedim gozlerimin ici ile birlikte gulumseyerek.
Emir: sevmiyorum ben seni. Ask bunun adi dedi tekrar dudagini dudagima bastirarak. Eee, sabahin korunde boyle bir sekilde kaldirmak icin iyi bir nedenin vardir umarim dedi yataga dogru yuruyerek.
Feriha: sorma ya! Eve donmemiz gerek.
Emir: ne oldu?! Dedi paniklemis bir sekilde.
Feriha: korkma kotu bir sey degil, sadece kucuk bir detayi unuttuk.
Emir: neyi? Diye sordu kafasi karismis bir sekilde.
Feriha: muzuniyet.. kep atma toreni. En onemlisi; konusman!
Emir: kahretsin, ben yazmadim bile onu!
Feriha: onumuzdeki haftaya kadar benim bir mezuniyet elbisesi secmem, senin o konusmayi hazirlaman, ya biz daha okuldan gidip kepleri ve cuppeleri bile almadik! Dedim panicle.
Emir: kahretsin ya, yarida mi kalicak simdi.. dedi hayal kirikligi icinde.
Feriha: geri doneriz ya dedim gulumseyerek.
Emir: dur tamam bir kafami toplayayim, ben bir dus aliyim, sende yiyecek bir seyler soyle, kahvaltida adam gibi bir plan yapariz dedi yataktan kalkip, banyoya yuruyerek.

Emir dusa girdikten sonra bende oda servisini cagirdim ortaligi toplamalari, ve balkona guzel bir kahvalti hazirlamalari icin. Her sey toparlandiktan sonra yatagin uzerine gecip, dergilerden birini elime alip, sayfalara bakmaya basladim. Tam o sirada Emir cikti zaten belinde havlusu, tek elinde diger havlu ile sacini kurulayarak.

Feriha: sihatler olsun mu diyim, hic uzerini giyinme, boyle cok daha cekicisin mi diyim bilemedim dedim gulumseyerek yerimden kalkip, ellerimi Emir’in karnindaki kaslara dokundurarak.
Emir: ahah, sen ne zamandan beri boylesin ya dedi gulumseyerek bana bakarak.
Feriha: ne oldu hosuan gitmedi mi dedim dalga gecerek.
Emir: gitmez olur mu?
Feriha: yanliz yaramazlik zamani degil, hadi giyin, hem cok aciktim, hemde hic vakit harcamadan bir plan yapalim ki, her sey yoluna girsin dedim.
Emir: sen gec, geliyorum dedi dolaba dogru yuruyerek.

Balkona gecip, Emir’in bardagina portakal suyu, fincanina kahve koydum. Sandalyeye oturup, New York’un bu harika manzarasina bakarak, bir kac dakika sonra da Emir geldi zaten.

Emir: simdi tam olarak ne zaman bu mezuniyet isi? Dedi kahvesinden bir yudum alarak.
Feriha: onumuzdeki hafta bugun dedim emin bir sekilde.
Emir: bir hafta var o zaman tamamen.
Feriha: heralde Turkiye’ye iki uc gun once donsek yeter, Koray’lara soyleriz alirlar bize de kep falan, ben elbisemi hallederim sorun degil, yani aslinda ondan bir onceki gun donsek bile olur, iste bir gun dinleniriz, yorgun, uykusuz bir halde gitmeyiz.
Emir: zaten biraz daha otelde kaliriz, su dugunun yorugnlugunu atamadan, balayinda yorulmaya basladik resmen, otelde bir guzel dinlenir, oyle geceriz evimize dedi gulumseyerek.
Feriha: evet, dugun hediyeleri, esyalari falanda arada gider toparlariz, evde yasarken toplamak daha zor olur, simdi kargasa olmasin dedim onaylayarak.
Emir: o zaman dort-bes gunumuz daha var dedi gulumseyerek.
Feriha: evet
Emir: harika
Feriha: o zaman bugun ne yapiyoruz? Diye sordum meraklica.
Emir: mm, ne yapmak istersin?
Feriha: bugunu sadece alisverise ayirsak dedim eskiden anneme gece cikmama izin versin diye yalvarirken kullandigim sesimle.
Emir: iyi peki olur dedi gulerek.
Feriha: aksama da disari cikariz?
Emir: guzel plan.

Gulumseyip, kahvemden bir yudum alarak, hayatimin mukemmelligi, duzenliliginden buyulenmis bir sekilde Emir’e bakarken, nedense icimde bunlarin hepsinin bir sekilde bozulacagi hissini uzaklastirmaya calistim. Bos yere kuruntu yapiyordum sanki..
http://www.facebook.com/pages/Adini-Feriha-Koydum-Senaryolari/138839159530641

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 358
Bütün postalar: 444
Bütün kullanıcılar: 151
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 200 ziyaretçi (368 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol