lola34
(şimdiye kadar 313 posta) | | Genç adam açar telefonu.
E: Efendim.
T: Alo.. Emir Sarrafoğlu ile mi görüşüyorum?
E: Evet benim de, siz kimsiniz?
T: Ben Tuana.. Feriha'nın arkadaşı.
Genç adam şaşırdı bir an duraksadı
K: Emir.. kimmiş?
E: Bir saniye Koray.
E: Feriha'ya bir şey mi oldu yoksa?! | Genç adam telaşlanmıştı.
T: Yo yo hayır. Sizi aradığımıda bilmiyor zaten. Gizlice aldım telefonu.
E: Öylemi? Peki neden aramıştınız?
T: Emir Bey.. Fe-Feriha hamile..
E: Ne?!
T: Be.. bebeği aldırmayı düşünüyor. Kürtaj olmak istiyor.
BÖLÜM 10
E: Na-nasıl.. sen nerden biliyorsun?
T: İki haftadır bulantıları vardı. Baş dönmeleri vsvs 3 gün önce hastaneye gittik. Tahliller falan.. hamile olduğunu öğrendil.
E: Feriha nasıl?
T: Kötü.. çok kötü.
E: Bebeği istemiyor.
T: Sen yanında değilsin diye.. evet istemiyor. Babasız bi bebeği doğurmak kim ister ki?!
E: Haklı.. çok üzgünüm. O-onu kırdım, incittim.
T: Onu tekrar onarıcak olanda sensin ama. | Arkadan genç kadının sesi duyuldu.
F: Tuana nerdesin Allah aşkına kimle konuşuyorsun?
Genç adam birden panikledi.
T: Şey yeni kitaplar yarın öğlen üç gibi gelir öylemi?
E: Ona engel ol.. ona engel ol bebeği aldırmasına izin verme!
T: Tamam. Sağolun iyi günler.
Koray bir sürü soru soruyordu. Ne olduğunu anlamamıştı;
K: Kardeşim söylesene neler oluyor?
E: Yo-yok bir şey. Hadi inelim. Zaman geldi.
K: Pe-peki.
___
Düğün ve nikah bir arada olcaktı.
Sarrafoğlu malikanesinin salonunda nikah kıyılacaktı.
Salon oldukça şık bir şekilde dekor edilmişti.
Krem rengi merdivenler iki yandan aşağıya iniyor.
Ve bitiminde birleşip 4 basamak sonra bitiyordu.
Nikah masasıda hemen merdivenin bitimindeydi.
Merdivenlerin korkulukları bej renkli tüllerle kaplanmıştı.
Nikah masası ise uyumlu olsun diye krem rengi bir örtü ile örtülmüştü.
Masanın üzeri beyaz ve bej renginde inciler ile süslenmişti.
Masanan tam ortasında beyaz güller vardı.
Oldukça şık duruyordu.
Sandalyeler uyumu devam ettiriyordu.
Beyaz ve krem rengiydi.
Nikah Memur'unun oturacağı koltuk antikaydı.
Oldukçada gösterişliydi.
Misafirler için oturulacak bir şey yoktu.
Onlar ayakta duracaklardı.
Her yerde uzun sehpalar vardı.
Onların üstünde krem rengi örtü ve bej rengi tüllerden yapılmış motifler vardı.
Her sehpanın üzerinde beyaz tabaklar eşliğinde kanapeler vardı.
Misafirlerin atıştırması amaçlı bir çok meze daha..
Garsonlar ellerinde tepsi ile konuklara içki dağıtıyordu.
Nikahta cemiyetin saygın kişilikleri yer alıyordu.
Salonun bir köşesinde gazeteci va kameramanlar,
Bir köşesinde ise müzik grubu yer alıyordu.
Bir flüt, bir çello, iki keman, bir piyano ve iki solistten oluşan grup'da dekora uyum sağlamıştı.
Solistlerden kadın olan krem rengi kısa bir gece kıyafeti,
Erkek olan ise krem rengi bir paltolon üzerine ise beyaz bir t-shirt onun üzerinede paltolnuyla aynı renk ceket giymişti.
_____
Artık vakit gelmişti.
Gelin ve damat yavaş adımlarla merdivenlerden iniyordu.
Sağ merdivenden Emir,
Sol merdivenden ise hande iniyordu.
Ortada birleşipkol kola girdiler.
Ardından dört merdiven daha inip nikah masasına doğru ilerlediler.
Hande Emir'in sandalyesini çekmesini bekliyordu.
Fakar Emir Hande'nin sandalyesini çekmek yerine kendi sandalyesine kuruldu.
Genç adam içkinin verdiği mayhoşlukla biraz çakırkeyfti.
Misafirler hala onları alkışlıyordu.
Sessizlik sağlandığında Nikah Memur'u konuşmaya başladı;
N: Siz Hande Gezgin, Emir Sarrafoğlu'nu kocalığa kabul ediyor musunuz? | Genç kadın ile cevapladı soruyu
H: Eveeeeet! | Dediği an herkes alkışladı. Kameramanlar bir sürü poz alıyorlardı hiç bir anı kaçırmıyorlardı.
N: Siz Emir Sarrafoğlu, Hande Gezgin'i karılığa kabul ediyor musunuz?
Genç adam cevap vermemişti.
Emir sanki donup kalmıştı.
Gerçektende istiyor muydu Hande ile evlenmeyi? -HAYIR!
N: Emir Bey tekrar soru-
E: Tekrar sormanıza gerek yok. Cevabım HAYIR!
Aysun-Ünal-Tülin başta olmak üzere tüm salon şaşırmıştı hep bir ağızdan "Ne?!" diyorlardı.
Genç adam masadan kalkıp Koray'ın yanına gitti ve;
E: Beni ona götür.. bu halde araba kullanamam.
K: Kullanmana izin vermem zaten. Hadi kardeşim gidelim..!
ARABADA~
K: Yalnış yaptın Emir. Madem evlenmeyecektin başında diyecektin.
E: Feriha.. o hamile. | Koray birden firene bastı.
K: NE!?
E: Hamile işte..
K: SENDE?!
E: Yok babamdan.. evet beden Koray.
K: Baba.. baba oluyorsun oğluuuum.. Allah be!!
E: Aynen lan baba oluyorum kardeşim baba! | Genç adam gülüyordu. Mutluydu. Yüklerini sanki salmıştı.
K: Hadi hemen gidelim o zaman yengeye.
E: Yalnız .. acele et Feriha bebeği aldırmayı düşünüyor.
K: tabi düşünür! Sen yoksun, babası yok bebeğinin, n'apsın kız?!
E: Gidiyorum ya işte. | Emir sırıttı.
Koray sevinmişti arkadaşının mutluluğuna.
Emir'in doğru bir karar verdiğini düşünüyordu genç adam.
Kora radio'yu açtı ve iki arkadaş dinlemeye başladı;
"Şok şok şooook! Gecelerin veliahtı Eömir SARRAFOĞLU, cemiyetin saygın aillerinden olan Ahmet Gezgin'in kızı Hande Gezgin'i nikah masasında bırakıp gitti! Ona HAYIR dediiiiii! "
Koray ve Emir birden kahkaha patlattılar.
Emir cebinden cepvodkasını çıkardı ve yol boyunca içti.
Fakat bir şey vardı mutluluktan içiyordu genç adam.
Arada Koray'a da uzatıyordu.
Fakat Koray araba kullandığı için çok az içiyordu.
Yolda böylece geçtiii..
İZMİR - TİRE ~
İki arkadaş nihayet Tire'ye gelmişlerdi.
Emir'in sarhışluğu hala etkisini gösteriyordu.
Genç adam Tuana'yı aramayı akıl edebilmişti.
T: Efendim.
E: Alo Tuana.. ben Emir. Feriha'yı kütüphaneye getirebilir misin?
T: Bu saatte ?!
E: Lütfen..
T: Peki tamam.
______
Yaklaşık bir saat sora Feriha ve Tuana kütüphaneye gelmişti.
F: Tuana ne işimiz var bu saatte burada. Bütün gün buradayız zaten.
T: Of be Feriha amma konuştun be kızım. İki dakika bekle geliyorum.
Tuana kütüphaneden çıktı.
Tuana çıkar çıkmaz Emir Arşivden Feriha'nın yanına geldi.
Feriha donup kalmıştı.
Hayal gördüğünü düşünüyordu genç kadın.
Gözleri dolmaya başladı.. ağlıyordu..
E: Nasılsın?
F: Neden geldin?
E: Seni özledim.
F: İçki mi içtin sen?
E: Sensiz yapamıyorum.
F: Sarhoşsun.
E: Seni seviyorum.
F: Ne dediğini bilmiyorsun.
E: Seni sevdiğimi biliyorsun.
F: Bu çok saçma.
E: Ben seninle saçmalamayı seviyorum.
F: Neden içtin?
E: Sana kavuşmanın başka yolu yoktu. İntihar edecektim fakat benim olduğum cennete gelmek istemezsin diye düşündüm. Cehennemde yanmana razı olamadım. Bu yüzden içtim.
F: Sen tam bir salaksın.
E: Biliyorum, hiçbir insan sana sahip olmak isteyecek kadar akıllı değil zaten.
F: Uyumayı dene.
F: Rüyamda elini tutabilecek miyim?
F: Hayır.
E: Ama bu sefer biraz hızlı davran olur mu? Yarın erken kalkmak zorundayım,elini tutmadan uyanmak istemiyorum.
F: Erken kalkıp ne yapacaksın?
E: Sana hesap vermek zorunda değilim.
F: O zaman ben de seni sevmek zorunda değilim, ısrar etme. Anladın mı?
E: Yarın sabah erken kalkacağım,çünkü hiçkimsenin benden önce uyanıp seni aklına getirmesini istemiyorum. Evet doğru, sana hesap vermek zorunda değilim, mecburum. Lütfen kız bana, sinirliyken çok tatlı oluyorsun.
F: Ne dememi bekliyorsun? Sen tam bir şapşalsın.
E: Bir şey söylemene gerek yok, sadece susma yeter.
F: Peki. Daha sonra konuşalım bunları, kendinde değilsin.
E: Kendimde değilim, sendeyim.
F: Beni bıraktın sen.. gittin!
E: Mecburduuumm!
F: Değildin!
E: Feriha .. dinle beni herşeyi anlatacağım sana.. yeter ki dinle. Yalvarırım. Lütfen..
http://www.facebook.com/pages/-Ad%C4%B1n%C4%B1-Feriha-Koydum-Senaryolar%C4%B1-/218741678154954 ALINTI. |
